Ekim ayı Avrupa’da rekor sıcaklıklarla geçti. Ancak şimdilerde yavaş yavaş kışa doğru bir hazırlık var. Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından sonra Rusya, Avrupa’ya gaz arzını kesti. Avrupa, savaşın ikinci kışında enerji konusunda zorluklarla karşı karşıya. Fransa ve Almanya ise bilek güreşine devam ediyor.
Fransa ve Almanya, bir uzlaşma bulmakta zorlanıyor
Geçen kış, Avrupa’da gaz ve elektrik faturaları neredeyse iki katına çıktı. Fiyatların zirveye çıkmasının ardından Avrupa Birliği de harekete geçme kararı aldı.
Mart ayında Avrupa Komisyonu, yenilenebilir enerji kaynaklarını artırmak, tüketicileri daha iyi korumak ve endüstriye rekabet gücünü artırmak için bir reform önerisiyle geldi. Ancak Fransa ve Almanya, bu konuda bir uzlaşma bulmakta zorlanıyor. Tüm bunların gölgesinde Avrupalı enerji bakanları, 17 Ekim’de Lüksemburg’ta bir araya gelecek.
Konunun merkezinde fark sözleşmeleri (CFD’ler) var.
CFD’ler, elektrik için garantili bir fiyat sağlıyor ve yenilenebilir enerji projelerine yatırım destekliyor.
56 nükleer reaktöre sahip Fransa, nükleer enerjinin de CFD’ler içine dahil edilmesi için lobi faaliyetlerine başladı. Ancak, Almanya bu durumdan memnun değil.
Berlin, Paris’in kendi endüstrisine rekabet avantajı sağlayacak bir istisna istediği konusunda şüpheli ve CFD’lerin sadece yeni yatırımlara uygulanması gerektiğini savunuyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Eylül ayı sonunda yaptığı konuşmada Fransa ve Avrupa düzeyinde elektrik fiyatlarının kontrolünü yeniden ele alma sözü verdi. Öte yandan Macron, kısa süre önce başka bir konuşmasında, Fransa ve Almanya’nın elektrik piyasası reformları konusunda bir anlaşmaya varacağından emin olduğunu da söyledi.
Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Polonya gibi diğer nükleer yanlısı ülkeler Fransa’nın yanında yer alırken; Avusturya, Lüksemburg, Belçika ve İtalya, Almanya’nın destekçileri olarak sıralanıyor.
Bu arada ikili bir anlaşmaya varsa bile, yaşanan bu mücadele konuyla ilgili tüm Avrupa müzakerelerini de etkiliyor.
Almanya, enerji ithal edebilmek için kıtadaki elektrik şebekelerinin büyük ölçüde genişletilmesini istiyor. Fransa ise enerji egemenliğine ve ulusal üretimine güveniyor. Fransa nükleer enerjiyi temiz hidrojen üretmek için kullanabilmek isterken, Almanya bu konuda isteksiz.
Müzakere baskısını tabii ki ABD de artırıyor. ABD cephesinde yoğun bir çalışma var ve bu, AB için sıkı bir rekabet alanı demek.
ABD’nin Enflasyon Azaltma Yasasını (IRA) kabul etmesiyle, son teknoloji üretimini artırmaya yardımcı olacak devlet yardımları açığa çıkmaya başladı. Bu da AB için vites artırma zorunluluğu doğurdu.
İlginizi çekebilir: Fransa ve Almanya, nükleer enerji konusunda uzlaşamıyor