Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) heyeti, Danimarka’nın başkenti Kopenhag yakınlarında bulunan Middelgrunden deniz üstü rüzgar santraline teknik ziyaret gerçekleştirdi. Kopenhag’ın yaklaşık 3,5 kilometre açığında Oresund deniz yolu güzergahında yer alan santral, 2000 yılında faaliyete geçtiğinde her biri 2 megavat kapasiteli 20 türbiniyle dünyanın en büyük deniz üstü rüzgar santrali olarak kayıtlara geçti.

Bugün halen Kopenhag’ın elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 4’ünü karşılamaya devam ediyor. Ziyaret sırasında açıklamalarda bulunan TÜREB Deniz Üstü Rüzgar Enerjisinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman, Türkiye’de rüzgâr enerjisi sektörünün ulaştığı büyüklüğe dikkat çekti.
Türkiye’nin rüzgar endüstrisinin 2,2 milyar dolarlık bir hacme ulaştığını belirten Yaman, bu cironun yüzde 70’inin ihracat kaynaklı olduğunu söyledi. Mevcut karasal rüzgar yatırımlarının ardından, aynı başarıyı deniz üstü projelerde de yakalamanın mümkün olduğunu ifade etti.
Deniz üstü rüzgar enerjisinin yüksek üretim kapasitesi nedeniyle avantaj sağladığını belirten Yaman, bu alana yapılacak yatırımların yalnızca enerji üretimi ile sınırlı kalmayacağını, aynı zamanda tedarik zinciri kurulumu, bilgi birikiminin sağlanması ve bu birikimin ihracata yönlendirilmesi açısından da önemli bir fırsat sunduğunu vurguladı.
Deniz üstü rüzgar sanayisinin gerekli desteği görmesi halinde, önümüzdeki on yıl içinde Avrupa’nın enerji dönüşümünde rol oynayabilecek ölçekte bir sanayi yapısının oluşabileceğini ve bunun Türkiye’nin cari açığını kapatma sürecine katkı sağlayabileceğini ifade etti.
Türkiye’de halihazırda deniz üstü rüzgar enerjisi projeleri için dört alan belirlenmiş durumda. Bu alanlardan üçü Marmara Denizi’nde yer alıyor ve burada ölçüm çalışmaları başlatılmış bulunuyor. Marmara Denizi’nde tespit edilen iki alan teknik analizler açısından uygunluk gösterdi. Bu doğrultuda, 2026 yılının ilk çeyreği itibarıyla teknik fizibilite çalışmalarının tamamlanması hedefleniyor.
Ufuk Yaman, iklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadelede enerji sektörüne önemli sorumluluklar düştüğünü, bu kapsamda deniz üstü rüzgar enerjisinin Türkiye’nin enerji portföyündeki yerinin giderek daha da güçlendiğini belirtti. Enerji çeşitliliğini artırma yönündeki çalışmaların deniz üstü yatırımlarla sürdüğünü kaydetti.