“Winds of Change: A Study on the Resource Viability of Offshore Wind Energy in Montenegro” başlıklı araştırmaya göre, Karadağ, rüzgar enerjisinde önemli bir gücü elinde bulunduruyor. Balkan ülkesi Karadağ, ülkenin mevcut tüm enerji santrallerinin toplam kapasitesinin iki katı olan 2.300 MW‘lık açık deniz rüzgar enerjisi potansiyeline sahip. İşte detaylar…
Karadağ, offshore rüzgar enerjisinde nasıl bir potansiyele sahip?
Milos Bogdanovic ve Kotor Denizcilik Fakültesi profesörü Spiro Ivosevic tarafından hazırlanan bu araştırma, uluslararası bilimsel dergi MDPI Energies’de yayımlandı. Araştırma, Karadağ’da rüzgar santralleri için uygun olduğu tahmin edilen 766 kilometrekarelik bir alan belirledi. Bu alan, Arnavutluk sınırı boyunca, Ulcinj belediyesinin güneyinde yer alıyor. Alanın kıyı şeridine en yakın noktası 1,4 kilometre, en uzak noktası ise 47,8 kilometre mesafede bulunuyor.
Belirlenen alanın tahmini teknik potansiyeli 2.300 MW olarak hesaplandı. Bu kapasitenin büyük bir kısmı, deniz derinliğinin 60 metreden fazla olması nedeniyle yüzer yapılarla elde edilebilecek. 2.030 MW‘lık kapasite yüzer yapılarla, 127 MW‘lık kapasite ise 50 metrenin altındaki deniz tabanına sabit kuleler ve tek kazıklarla sağlanabilir. Geri kalan 139 MW ise deniz tabanına sabitlenen ceket yapılarla elde edilebilir.
Milos Bogdanovic yaptığı açıklamada, Karadağ’ın açık deniz rüzgar çiftliği geliştirmede oldukça geride kaldığını belirtti. İlk açık deniz rüzgar santralinin 1991’de Danimarka’da inşa edildiği düşünüldüğünde, Karadağ’ın bu alandaki gecikmişliği daha belirgin hale geliyor.
Bogdanovic, yüzer yapıların henüz yenilikçi bir teknoloji olduğunu ve ilk ticari uygulamalarının 2017’de başladığını dile getirdi. Mevcut kurulum maliyetleri, tabana sabit türbinlere göre daha yüksek olmasına rağmen, bu maliyetlerin 2028 yılına kadar önemli ölçüde azalması ve rekabetçi hale gelmesi bekleniyor.
Araştırma, rüzgar santralleri için uygun olan deniz alanlarının devlet kontrolünde olduğunu ve bu nedenle karadaki rüzgar santrallerinde sıklıkla görülen kamulaştırma sorununun olmayacağını belirtiyor. Ancak mevcut yasal çerçevenin elektrik üreten açık deniz rüzgar santrallerini tanımadığını ve bu faaliyetlerin başlatılabilmesi için yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguluyor.
Çalışma, Hırvatistan örneğini takip ederek hükümetin 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) doğrultusunda münhasır ekonomik bölge ilan etmesi gerektiğini öneriyor. Belirlenen deniz alanı, hükümetin hidrokarbon arama ve üretimi için belirlediği yedi açık deniz bloğu boyunca uzanıyor.
Bölgenin teknik rüzgar potansiyeli, bölgenin deniz yüzeyinin kilometrekare başına 3 MW değerine sahip olmasıyla çarpılarak hesaplandı. Hesaplamalar, saniyede 7 ile 8 metre ortalama yıllık rüzgar hızlarına sahip olduğunu gösterdi.
ilginizi çekebilir: Karadağ, rüzgar enerjisi projesi için 203 hektarlık arazisini kiraladı!