Rüzgardan elektrik üretmek, tükenmeyen bir temiz enerji kaynağı olması sebebiyle dünyanın net sıfır hedeflerine ulaşması konusunda önemli bir yerde yer alıyor. Ancak, açık deniz rüzgar endüstrisindeki bazı sorunlar, sektörün rotasını saptırabilir.
Rüzgar enerjisi sektörü sorunlarla karşı karşıya
Açık deniz rüzgar sektörünün tedarik zincirinde gecikmeler yaşanıyor. Öte yandan tasarım kusurları ve yüksek maliyetler de sektörün zorlayıcı kalemleri arasında yer alıyor. Tüm bunlar, ülkelerin iklim hedeflerini, sektör yöneticilerini ve yatırımcıları karşılaması için düzinelerce projeyi zamanında teslim edilememe riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
Avrupa Birliği‘nin fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak için 2030 yılına kadar enerjinin yüzde 42,5’inin yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi yönünde bir hedefi var. Bu da üreticiler ve tedarik zincirleri üzerinde daha fazla temiz enerji talebine ayak uydurma konusunda baskı oluşturuyor.
WindEurope’a göre şimdi yüzde 32 olan yeni hedef, 103 GW’ı açık deniz olmak üzere 420 GW rüzgar enerjisi gerektirecek. Bu da sadece 17 GW’ı denizde olmak üzere 205 GW’lık mevcut kapasitenin iki katından fazlası demek.
Ancak bu yıl şu ana kadar İngiltere, Hollanda ve Norveç’teki projeler artan maliyetler ve tedarik zinciri kısıtlamaları nedeniyle ertelendi veya rafa kaldırıldı.
Jupiter Asset Management yatırım yöneticisi Jon Wallace’a göre, projeler uzun süreli bir duraklama dönemine girerse, 2030 yenilenebilir enerji hedeflerinin çoğu zor duruma düşecek.
Öte yandan Orsted, Shell, Equinor ve rüzgar türbini üreticisi Siemens Gamesa AB’nin yenilenebilir enerji hedefini açıklamadan önce uyarılarda bulunmuştu ve rüzgar endüstrisinin küresel anlamda risk altında olduğunu söyledi.
Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi CEO’su Ben Blackwell konuyu şu sözlerle değerlendirdi:
“2030 yılı için yenilenebilir enerji ve rüzgar hedefleri ile şu anda üzerinde bulunduğumuz yol arasında kesinlikle büyük bir fark görüyoruz. Büyüyoruz ancak yeterince hızlı değiliz”
