Stanford Üniversitesi’nden bilim insanları, atmosferden karbondioksit çekmeyi hedefleyen teknolojilere yatırım yapmanın, doğrudan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişe kıyasla çok daha maliyetli olduğunu ortaya koyan çarpıcı bir araştırma yayımladı.
Yenilenebilir Enerji Geçişi Enerji Maliyetlerini %60’a Kadar Azaltabilir
Araştırma, Environmental Science & Technology dergisinde yayımlandı ve 149 ülkeyi kapsayan kapsamlı bir analiz sunuyor. Çalışma, rüzgâr, güneş, hidroelektrik ve jeotermal gibi temiz enerji kaynaklarına dayalı bir sisteme geçişin, karbon yakalama teknolojilerine göre hem daha ekonomik hem de çevresel açıdan daha faydalı olduğunu kesin verilerle kanıtlıyor.

Stanford Doerr Sürdürülebilirlik Okulu’ndan Prof. Mark Jacobson, araştırmanın baş yazarı olarak çarpıcı bir tespitte bulunuyor: “Rüzgâr ve güneş enerjisine yatırılabilecek her 1 doları karbon yakalamaya harcadığınızda, hem CO₂ emisyonlarını hem enerji maliyetlerini hem de sosyal zararları artırmış oluyorsunuz.”
Araştırmacılar, iki farklı senaryo üzerinden detaylı bir karşılaştırma yaptı. İlk senaryoda tamamen yenilenebilir bir enerji sistemine geçiş öngörülürken, ikinci senaryoda fosil yakıtlar ve nükleer enerjiye kısmi bağlılık devam ediyor.
https://futureflow.life/elektrikli-volkswagen-id-2-yakinda-geliyor/
Sonuçlar oldukça çarpıcı: Tamamen yenilenebilir enerjiye geçiş, yıllık enerji maliyetlerinde %60’a varan bir azalma sağlayabilir. Bu geçiş aynı zamanda hava kirliliğinden kaynaklanan milyonlarca hastalık vakasını ve her yıl yaklaşık 5 milyon ölümü önleme potansiyeline sahip.
Jacobson, fosil yakıtla çalışan sistemleri temiz elektrikle değiştirmenin, karbonu havadan çekmeye çalışmaktan çok daha etkili ve ekonomik bir çözüm olduğunu güçlü bir şekilde vurguluyor.
Elektrikli araçlar ve ısı pompaları gibi teknolojiler enerji verimliliğini artırırken, petrol, kömür ve gaz çıkarımıyla ilgili enerji kayıplarının da önüne geçiyor. Bu da toplam enerji ihtiyacını önemli ölçüde azaltıyor.
Araştırma, yenilenebilir enerji geçişinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal faydalarını da ortaya koyuyor. Temiz enerji sistemleri, hava kalitesini iyileştiriyor ve iklim değişikliğini yavaşlatma potansiyeline sahip.
Çalışma, karbon yakalama ve doğrudan hava yakalama gibi teknolojileri destekleyen mevcut iklim politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
Araştırmacılar, “İklimi ısıtan tüm gazları ortadan kaldırmanın tek yolu, enerjide yanmayı tamamen sona erdirmektir” diyerek, doğrudan temiz enerjiye geçişin tek gerçekçi ve sürdürülebilir yol olduğunu savunuyor.
Bu bulgular, özellikle iklim değişikliğiyle mücadelede sınırlı kaynakların nasıl kullanılması gerektiği konusunda kritik bir yol gösterici niteliğinde. Yenilenebilir enerji teknolojilerine yapılan yatırımlar, karbon yakalama teknolojilerine kıyasla çok daha etkili sonuçlar veriyor.
Araştırma, enerji altyapısının kökten değişmesi gerektiğine vurgu yaparak, politika yapıcılar için acil eylem çağrısında bulunuyor. Temiz enerji geçişi sadece daha ekonomik değil, aynı zamanda daha sağlıklı bir gelecek için de en etkili strateji olarak öne çıkıyor.