Yenilenebilir enerji sektöründe tarihi bir dönemece yaklaşılıyor. 2025 yılı itibarıyla güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesinin dünya genelinde rekor seviyelere ulaşması bekleniyor. Uzmanlara göre, bu hızlı artış, hem enerji geçişini hızlandıracak hem de karbon emisyonlarını azaltmada kritik bir rol oynayacak. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) raporuna göre, yenilenebilir enerji kaynakları toplam küresel enerji üretiminde yüzde 50’lik bir paya yaklaşacak. Bu gelişme, fosil yakıtların egemenliğini kırmak için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Güneş ve rüzgar enerjisi küresel enerji üretiminin yüzde 50’sini kapsayabilir
Rapor, güneş enerjisi kapasitesinde en büyük artışın Asya ülkelerinde görüleceğini öngörüyor. Çin, 2025’e kadar küresel güneş enerjisi kapasitesinin üçte birini oluşturacak yatırımlara imza atıyor. Hindistan ise büyük rüzgar çiftlikleri kurarak enerji çeşitliliğini artırmayı hedefliyor. Avrupa ve ABD de bu yarışta geri kalmayarak yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırıyor. Örneğin, Avrupa Birliği’nin son yıllarda sağladığı fonlar sayesinde enerji projelerinin hayata geçirilme süresi kısaldı. ABD’de ise temiz enerji paketleri kapsamında yeni teşvikler sunuluyor.
Yenilenebilir enerjideki bu büyüme, ülkelerin yalnızca çevreyi koruma hedefleriyle değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma planlarıyla da uyum içinde. Örneğin, Brezilya’daki rüzgar çiftlikleri yerel iş gücüne katkı sağlarken, Afrika’daki güneş enerjisi projeleri enerjiye erişimi artırıyor. Bu projeler, temiz enerji devriminin sürdürülebilir kalkınma ile nasıl paralel ilerleyebileceğini gösteriyor. Yenilenebilir enerji kapasitesindeki bu rekor, daha yeşil ve enerji bağımsız bir gelecek için atılan önemli bir adım olarak dünya genelinde umut vaat ediyor.