Uluslararası bir araştırmacı ekibinin Nature Geoscience dergisinde yayımlanan makalesine göre, 2050 yılına gelindiğinde, eski akıllı telefonlar, piller ve rüzgar türbinleri gibi kaynaklardan elde edilebilecek kıt toprak metalleri, enerji dönüşümünde önemli bir kaynak olabilir. Çin, İngiltere ve Leiden’den Tomer Fishman oluşan ekip, bu bulgunun altını çiziyor.
Geri dönüşümde eski akıllı telefonlara ihtiyaç fazla
Günümüzde, enerji dönüşümü için gerekli olan rüzgar türbinleri, güneş panelleri ve pillerin üretimi için kıt malzemelere ihtiyaç duyuluyor. Ancak mevcut tüketim eğilimleri devam ederse, bu materyallere yeterli erişime sahip olamayabiliriz. Özellikle Avrupa ve ABD gibi bölgeler, bu malzemelerin tedariği konusunda büyük ölçüde Çin’e güveniyorlar. Geri dönüşüm süreçleri ise henüz istenilen seviyede değil. Atılan akıllı telefonların geri dönüşümde gecikme yaşaması, tasarım sebebiyle geri dönüşümde zorluk yaşatıyor. Eğer onları daha iyi geri dönüştürmeye başlamazsak, rüzgar türbinleri Avrupa’ya binlerce ton atık bırakacak.
Tomer Fishman katıldığı Çin Bilim Akademisi ekibi, mevcut üründen geri dönüşüm ve yeniden kullanım gibi stratejilerle daha çok çalışarak 2050 yılına kadar kıt toprak metallerinin talebinin yüzde 40’ını karşılayabileceğini öngörüyor. Ekip, bu stratejilerin küresel neodim, praseodim, disprosyum ve terbiyum talebi ve arzı üzerindeki etkilerini analiz etmek için çeşitli modeller geliştirdi. Bu modelleri geliştirirken ürünlerin yeniden kullanımı, ürünleriden malzemelerin geri dönüşümü, diğer malzemelerle ikamesi ve azaltma veya bir üründe az bulunan malzemenin daha az kullanım sağlaması durumlarına odaklandı.
Fishman, “Model, bu dört metale gelecekte ne kadar ihtiyaç duyulacağı, madencilik arzı ve eski ürünlerin yeniden kullanılabilirliği gibi zengin ve karmaşık bir dizi sonuç sunuyor.“ ifadelerini kullandı. Fishman, model sonuçlarının analizi ve yorumlanmasına odaklanıyor. Bu analiz, sadece malzemelerin küresel ürünlere aktarılmasının yavaş ilerlemesini değil, aynı zamanda bu malzemelerin bir bölgeden diğerine nasıl taşındığını da gözler önüne seriyor. Çin gibi bir tedarikçi ülke ile AB gibi bir kullanıcı bölgesinin birbirine bağımlılığı, artık somut rakamlarla ifade ediliyor. Bu durum, küresel ekonomik ve politik ilişkilerin derinlemesine anlaşılmasına ve stratejik kararların daha sağlam temellere dayandırılmasına olanak tanıyor.
Fishman, bu çalışmanın sonuçlarının kaynak yönetimi ve iklim değişikliği alanlarında küresel işbirliğine yol açabileceğini belirtiyor. Avrupa’nın enerji geçişinde döngüsel kullanımın potansiyelini vurgulayan bulgular, politika yapıcıların, yeni teknolojilerin, iş modellerinin ve yasal çerçevelerin geliştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bu çabaların, enerji dönüşümü ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada kilit bir rol oynayabileceği vurgulanıyor.
ilginizi çekebilir: Güneş panelleri geri dönüşümde yeni bir çağa giriyor