Avrupa Birliği’nde elektrikli araçlara yönelik ilgi 2025’in ilk on ayında hızla artarken, bataryalı elektrikli araç tescilleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25,7 yükseldi. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği’nin (ACEA) verileri, AB27 ülkelerinde bu dönemde toplam 1 milyon 473 binin üzerinde yeni elektrikli aracın trafiğe çıktığını gösteriyor. Bu tablo, kıta genelinde elektrifikasyon sürecinin artık olgunlaşma aşamasına yaklaştığını ortaya koyuyor.
Elektrikli araçlar Avrupa’da yaygınlaşıyor
Yeni tescillerde Almanya açık ara liderliğini koruyor. Yılın ilk on ayında ülkede 434 bin 600’den fazla elektrikli araç kaydedilirken pazar yüzde 39,4 büyüdü. Almanya’nın güçlü altyapısı, sanayi kapasitesi ve teşvik politikalarının bu ivmede büyük payı olduğu görülüyor. İspanya ise yüzde 89,7’lik artışla en hızlı büyüyen pazarlardan biri hâline gelirken, elektrikli araç tescillerini 81 bin adedin üzerine taşıdı. İtalya ve Fransa gibi büyük ekonomilerde de sırasıyla yüzde 26,5 ve yüzde 5,3’lük artışlarla istikrarlı bir yükseliş yaşandı.

Doğu Avrupa cephesinde de dikkat çekici bir genişleme söz konusu. Polonya yüzde 124,6 gibi oldukça yüksek bir artış oranıyla öne çıkarken, Slovenya, Slovakya, Litvanya ve Bulgaristan’da da hızlı büyüme kaydedildi. Buna karşın Hırvatistan, Lüksemburg, Malta, Romanya ve Estonya gibi bazı ülkelerde tescil sayılarında düşüş görülmesi, bölgedeki dönüşüm hızının ülkelere göre farklılaştığını gösteriyor.
Pazarda hibrit araçların etkisi de giderek güçleniyor. 2025’in ilk on ayında AB’de yeni otomobil satışlarının yüzde 34,6’sını hibrit modeller oluştururken, benzinli ve dizel araçların payı yüzde 36,6’ya kadar geriledi. Böylece fosil yakıtlara dayalı pazar giderek daralırken, elektrikli ve hibrit araçların ivmesi daha belirgin hâle geldi.
Bu gelişmeler Türkiye açısından önemli bir işaret niteliği taşıyor. Avrupa’nın hızla genişleyen elektrikli araç pazarına uyum sağlamak, Türkiye’nin otomotiv ihracatı için yeni fırsatlar yaratıyor. Özellikle batarya üretimi, güç elektroniği ve yazılım gibi alanlarda yapılacak yatırımlar Türkiye’nin rekabet gücünü artırabilir. Ancak iç pazarda aynı hızda dönüşümün yaşanabilmesi için şarj altyapısının güçlendirilmesi, maliyetlerin azaltılması ve vergi politikalarının iyileştirilmesi kritik bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor. AB’deki bu güçlü elektrikli mobilite rüzgârı, Türkiye’nin hem tüketici davranışlarını hem de sanayi stratejisini daha hızlı bir şekilde elektrikli araç ekosistemine yönlendirmesini gerektiren önemli bir dönüşüm sürecine işaret ediyor.








