Daha Fazla

    Çin, Yenilenebilir Enerji ile Karbon Emisyonlarını 2030’a Kadar %20 Azaltabilir

    Çin, dünyadaki en büyük sera gazı emisyonu kaynaklarından biri olarak, kömürle çalışan enerji santrallerini kapatma ve yenilenebilir enerji yatırımlarını artırma yolunda önemli adımlar atıyor. 2024’ün ilk yarısında, Çin sadece 10 GW yeni kömür santrali izni verdi, bu da geçen yıla göre %83’lük bir düşüş anlamına geliyor. Öte yandan, rüzgar ve güneş enerjisi kurulumları hızla artarken, kömür kapasite oranları da sürekli düşüş gösteriyor. Bu gelişmeler, Çin’in 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor.

    Kömür Santralleri ve Yenilenebilir Enerji Yatırımları

    Çin, 2023 yılında 274 GW rüzgar ve güneş enerjisini şebekeye bağlayarak yeni bir rekor kırdı. Ülkenin enerji karışımında kömürün oranı azalırken, yenilenebilir enerji kaynakları hızla artıyor. 2030 yılına kadar rüzgar ve güneş enerjisinin Çin’in elektrik üretimindeki payı %40’ın üzerine çıkabilir. Buna karşılık kömürün elektrik üretimindeki payı %60’tan %34’e düşecek. Bu düşüş, Çin’in elektrik üretimindeki karbon emisyonlarının %20’den fazla azalmasına yol açabilir.

    Çin, aynı zamanda eski ve verimsiz kömür santrallerini kapatıyor ve yerlerine daha modern ve daha düşük karbon emisyonu üreten süper kritik santraller kuruyor. Bu yeni santraller, daha yüksek kaliteli ve daha düşük kükürt içeren bitümlü kömür kullanıyor, bu da her MWh başına daha düşük karbon emisyonu sağlıyor.

    Çin’in enerji stratejisinin önemli bir parçası, ekonomisinin elektrikleşmesini hızlandırmak. Ulaştırma, ısıtma ve sanayi gibi sektörlerde elektrik kullanımının artması, enerji verimliliğinde önemli kazanımlar sağlıyor. Çin, kömürle çalışan çelik fabrikalarını durdurdu ve elektrik ark ocakları gibi daha düşük karbonlu üretim yöntemlerine geçiş yapıyor. Bu, ülkenin karbon ayak izini daha da azaltacak önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

    Çin’in yenilenebilir enerjiye yaptığı yatırımlar sadece karbon emisyonlarını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda ülkeye ekonomik avantajlar da sağlıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının maliyetleri fosil yakıtlara göre çok daha düşük ve bu da Çin’in küresel pazarda daha rekabetçi olmasına olanak tanıyor. Bu, Avrupa’nın karbon sınır vergisi gibi mekanizmaların Çin malları üzerindeki etkisini azaltabilir.

    Çin, nükleer enerji yatırımlarına da devam ediyor ancak bu kaynak, elektrik üretiminde büyük bir değişim yaratmayacak gibi görünüyor. Nükleer enerji 2023 yılında Çin’in elektrik üretiminin sadece %5’ini sağlarken, 2030’da bu oranın sadece %6’ya çıkması bekleniyor. Rüzgar ve güneş enerjisinin hızlı büyümesiyle karşılaştırıldığında, nükleer enerjinin payı oldukça sınırlı kalacak.

    Çin’in elektrik üretimindeki karbon emisyonlarının düşüşü, küresel iklim mücadelesinde önemli bir adım olacak. 2030 yılına kadar Çin’in elektrik sektörü, dünya karbon emisyonlarının %15’inden %12’ye düşmesine katkı sağlayabilir. Bu, hem Çin’in enerji üretimindeki dönüşümüne hem de küresel karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik kritik bir gelişme olarak öne çıkıyor.