2025 yılının ilk yarısında Çin, güneş enerjisi tedarik zincirindeki etkisini önemli ölçüde artırdı. Ember tarafından yayımlanan rapora göre, ülkenin güneş hücresi ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 73 oranında artarak tarihi bir rekora ulaştı. Güneş paneli ihracatında ise büyük bir değişiklik yaşanmazken, hücre ihracatındaki bu kayda değer artış toplam güneş ürünü ihracatının önemli bir bölümünü oluşturdu.
Çin, güneş enerjisi tedariğinde kritik noktaya geldi
İlk altı ayda Çin’den ihraç edilen güneş ürünlerinin yüzde 40’ından fazlası hücre ve wafer şeklindeydi. Bu durum, güneş hücresi ihracatının wafer ihracatını ilk kez geride bıraktığı bir döneme işaret ediyor. Panel ihracatındaki durgunluğun arkasında ise başta Avrupa ve Brezilya olmak üzere bazı büyük pazarlarda kurulum hızının yavaşlaması ve mevcut stokların henüz tüketilmemiş olması gibi faktörler yer alıyor.

Hücre ve wafer ihracatındaki artışta Hindistan önemli bir rol üstleniyor. Çin’den ihraç edilen hücrelerin yüzde 75’i Hindistan, Endonezya ve Türkiye’ye giderken, Hindistan bu artışın yüzde 52’sine tek başına katkıda bulundu. Bu durum, küresel güneş enerjisi tedarik zincirinde ağırlığın giderek Avrupa’dan Asya pazarlarına kaydığını gösteriyor.
https://futureflow.life/elektrikli-arac-satislari-artis-gosterdi/
Raporda ayrıca fiyatlarda yaşanan keskin düşüşler de dikkat çekiyor. 2022 yılının sonundan bu yana güneş hücresi fiyatları yüzde 82, panel fiyatları ise yüzde 63 oranında azaldı. Hücre fiyatı watt başına 0,19 dolardan 0,03 dolara gerilerken, panel fiyatı da 0,29 dolardan 0,09 dolara düştü. Bu fiyat düşüşü güneş enerjisinin daha ulaşılabilir ve rekabetçi olmasını sağlarken, panel maliyetlerinde çerçeve, cam ve alüminyum gibi bileşenlerin payı yüzde 50’nin üzerine çıktı.
Çin’in 2025 yılının ilk yarısında toplam güneş ürünü ihracatı 208 gigavat seviyesine ulaştı. Bu rakam, Almanya’nın 2024 yılı sonundaki kurulu güneş enerjisi kapasitesini geride bırakıyor. Ember’in değerlendirmelerine göre, bu gelişmeler, düşük maliyetli yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşmasında üretim zincirinin farklı aşamalarındaki değişimlerin ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.