Brüksel’de düzenlenen ve hidrojenin geleceğinin kapsamlı bir şekilde ele alındığı panel, Avrupa’nın bu alandaki stratejik yaklaşımını yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor. Hydrogen Europe Research tarafından organize edilen etkinlikte, Avrupa Komisyonu yetkilileri, üye devlet temsilcileri, sanayi liderleri ve araştırma camiasından birçok önemli isim bir araya geldi. Panelin merkezinde, Avrupa’nın yaklaşmakta olan 10. Çerçeve Programı (FP10), Avrupa Rekabetçilik Fonu (ECF) ve Clean Hydrogen Partnership’in devamlılığı yer aldı. Katılımcılar, hidrojen teknolojilerinin yalnızca araştırma değil, ticarileştirme sürecinde de kapsamlı desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Brüksel’de hidrojenin geleceği konuşuldu
Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2024 raporu, hidrojenin küresel ölçekte hızla yükseldiğini ortaya koyarken, Avrupa’nın bu yarışta geride kalmaya başladığına dikkat çekti. 2025’te 8 milyar dolarlık yatırımın planlandığı hidrojen projelerinde, elektrolizör kapasitesi dünya genelinde büyük bir ivmeyle artarken Avrupa’daki büyüme daha sınırlı kaldı. Bu durum, Avrupa’nın Çin ve ABD karşısında ilk hamle avantajını kaybettiğine dair ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. HER Başkanı Luigi Crema, Avrupa’nın rekabetçiliğini sürdürebilmesi için hidrojen alanındaki Ar-Ge yatırımlarının artırılması gerektiğini belirtti ve bu yatırımların stratejik sanayileşme planlarıyla iç içe geçmesi gerektiğini ifade etti.

AB’nin uzun vadeli hedefleri doğrultusunda, hidrojenin enerji tüketimindeki payının 2050 yılı itibarıyla yüzde 10’a çıkarılması hedefleniyor. Günümüzde AB’nin toplam enerji tüketiminin yalnızca yüzde 2’si hidrojen kaynaklı olsa da, bu oranın önümüzdeki yıllarda hızla artması bekleniyor. Sektördeki istihdam potansiyeli de dikkat çekici: Mevcut durumda yaklaşık 50 bin kişiye iş imkânı sunan hidrojen sektörü, 2030’da 1 milyona, 2050’de ise 5,4 milyona ulaşabilir.
https://futureflow.life/almanyada-yenilenebilir-enerji-sektoru-buyuyor/
Etkinlikte konuşan Avrupa Komisyonu Araştırma ve İnovasyon Genel Müdürlüğü yetkilisi Joanna Drake, hidrojen ekonomisinin kamu ve özel sektör arasındaki güçlü iş birliğiyle hayata geçirilebileceğini belirterek, Komisyon’un bu yönde ortak bir araştırma ve yatırım stratejisi oluşturduğunu dile getirdi. Hydrogen Europe Research’ün daha önce 110’dan fazla paydaşla hazırladığı bildiride de FP10 kapsamındaki bütçelerin artırılması gerektiği çağrısı öne çıkmıştı.
Hydrogen Europe CEO’su Jorgo Chatzimarkakis, sadece daha fazla finansman değil, aynı zamanda daha etkili uygulama modellerine ihtiyaç olduğunu ifade etti. Clean Hydrogen Partnership’in başındaki Valérie Bouillon-Delporte ise Avrupa’nın ölçeklenebilir hidrojen çözümleri geliştirdiğini ve girişimcilik ekosistemini desteklemeye devam ettiklerini vurguladı.
Taşımacılık sektöründe de hidrojenin giderek artan bir rol oynayacağı öngörülüyor. 2030 yılı itibarıyla taşımacılıktaki enerji tüketiminin en az yüzde 1’inin yenilenebilir hidrojen kaynaklı olması beklenirken, bu oranın 2050’de yüzde 27’ye ulaşacağı tahmin ediliyor. Hydrogen Europe Research Başkan Yardımcısı Christian Sattler, Avrupa’nın enerji güvenliği ve sanayi direncini artırmak için hidrojenin stratejik bir öncelik haline getirilmesi gerektiğini ve tüm tarafları bir araya getirecek etkili kamu-özel ortaklıklarına ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Tüm bu gelişmeler, Avrupa’nın hidrojen ekonomisine geçişte hem teknolojik hem de politik olarak kararlı adımlar atması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.