ABD Başkanı Joe Biden’ın yönetimi, 2022 Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) kapsamında temiz enerji vergi kredileri için şirketlere rehberlik edecek son düzenlemeleri yayınladı. Bu adım, rüzgar ve güneş enerjisi gibi geleneksel düşük karbonlu enerji kaynaklarına sağlanan sübvansiyonların, nükleer füzyon, jeotermal ve hidroelektrik gibi diğer yenilikçi teknolojilere de genişletilmesini amaçlıyor.
Temiz enerji programı karbon azaltımı için kritik rol oynuyor
Biden yönetiminin salı günü açıkladığı rehberlik, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında hayata geçirilen IRA’nın teknolojiye tarafsız yaklaşımını vurguluyor. Bu program, karbon dostu enerji üretim ve yatırım projeleri için %30’a kadar vergi kredisi sağlıyor. Uzun yıllardır yalnızca rüzgar ve güneş enerjisine odaklanan bu teşvikler, artık deniz enerjisi, hidrokinetik enerji, nükleer füzyon ve atık enerji geri kazanımı gibi yeni teknolojileri de kapsıyor.
ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo, bu sübvansiyonların enerji maliyetlerini düşürmede önemli bir araç olduğunu belirtti. Adeyemo, “Elektrik talebinin hızla arttığı bir dönemde bu teşviklerin kaldırılması, yeni projelerin gecikmesine ve enerji maliyetlerinin yükselmesine yol açabilir,” dedi. Ayrıca, Enerji Bakanlığı tarafından yapılan bir analiz, bu vergi kredilerinin, Bipartisan Infrastructure Law gibi diğer yasalarla birlikte, ABD hanehalklarının 2030 yılına kadar elektrik faturalarında toplam 38 milyar dolar tasarruf etmesini sağlayabileceğini ortaya koydu.
Biden yönetimi, temiz enerji projelerine yapılan bu tür yatırımların, elektrik talebinin arttığı veri merkezleri, sanayi tesisleri ve elektrikli araç kullanıcıları için kritik olduğunu vurguluyor. Ancak, bu programlar Biden’ın görev süresinin sonuna gelmesiyle birlikte belirsiz bir gelecekle karşı karşıya. Başkanlık koltuğunu devralmaya hazırlanan Donald Trump, IRA’yı iptal etme planlarıyla bu programları tehdit ediyor. Trump, bu adımın federal bütçeden yüz milyarlarca dolar tasarruf sağlayacağını öne sürse de, bu değişikliklerin Kongre desteği olmadan gerçekleşmesi mümkün değil.
Trump’ın planları arasında petrol ve doğal gaz üretimini artırma hedefi bulunuyor. Bu, Biden yönetiminin temiz enerji projelerine yönelik sübvansiyonları artırma ve fosil yakıt bağımlılığını azaltma çabalarıyla doğrudan çelişiyor. Ayrıca, Biden yönetimi son günlerde Atlantik ve Pasifik’te yeni petrol ve gaz sondaj alanlarını yasaklama, yenilenebilir enerjiyle üretilen yeşil hidrojen teşviklerini artırma gibi bir dizi önlem aldı. Bu adımlar, Biden’ın iklim politikalarını güçlendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Biden yönetimi, elektrik sektörü gibi ABD’nin karbon salınımının yaklaşık dörtte birinden sorumlu sektörleri dönüştürmenin, iklim değişikliğiyle mücadelede temel önemde olduğunu belirtiyor. Bu teşvikler, sadece karbon salınımını azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda enerji arzını genişletmek ve yenilikçi teknolojilerin benimsenmesini hızlandırmak için bir fırsat olarak görülüyor.
Biden yönetiminin bu çabaları, fosil yakıt kullanımının azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması yönünde atılmış önemli adımlardan biri. Ancak Trump yönetimi altında bu politikaların nasıl bir yol izleyeceği, ABD’nin enerji ve iklim hedefleri açısından kritik bir dönüm noktasına işaret ediyor.