Nükleer enerji, dünyanın enerji ihtiyacını karşılamada kilit bir rol oynarken, Amerika Birleşik Devletleri bu alanda Çin’in gerisinde kalmış durumda. Çin, nükleer enerji kapasitesini artırma konusunda hızlı adımlar atarak, dünyanın en büyük ekonomisini 10 ila 15 yıl içinde geride bırakmayı hedefliyor. Şu anda 27 yeni nükleer reaktör geliştirme aşamasında olan Çin, bu alandaki liderliğini pekiştirmeye çalışıyor.
Nükleer enerji rekabetinde ABD ve Çin: Kim önde?
Çin’in nükleer enerji sektöründeki başarısının arkasında, devlet destekli stratejiler yatıyor. Düşük faizli finansman imkanları, enerji üretimi için cazip besleme tarifeleri ve reaktör projelerinin hızlı onaylanmasını sağlayan basitleştirilmiş düzenleyici süreçler, Çin’in bu alanda hızla ilerlemesine olanak tanıyor.
Öte yandan ABD, nükleer enerji alanında yaşadığı durgunlukla mücadele ediyor. Son on yıl içinde sadece iki yeni reaktör inşa eden ABD, her iki projeyi de planlanandan yıllar sonra ve bütçenin çok üzerinde bir maliyetle tamamlayabildi. Bu durum, ABD’nin nükleer enerji sektöründe karşılaştığı zorlukları ve rekabetçi kalabilme mücadelesini gözler önüne seriyor.
Nükleer enerjinin geleceği, sadece teknolojik gelişmelere değil, aynı zamanda ulusal politikalara ve finansal destek mekanizmalarına da bağlı olarak şekilleniyor. Çin’in stratejik adımları ve ABD’nin karşılaştığı engeller, dünya genelinde nükleer enerjinin gelişimine dair önemli ipuçları sunuyor.
ilginizi çekebilir: 2028’e kadar deniz üstü rüzgar kurulumlarında üç kat artış bekleniyor!