Yeni bir Avrupa Birliği inceleme raporuna göre, AB’nin açık deniz yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşması zor olabilir. Çünkü, açık deniz tesislerinin deniz çevresi üzerindeki etkisi yeterince tanımlanmadı ve analiz edilmedi.
Raporda deniz alanlarının ortak kullanılmasının tavsiye edildiği, fakat geniş bir uygulamanın olmadığı belirtiliyor. Bazı ülkelerde balıkçılıkla ilgili çözümlenmemiş sorunlar, kaygıları daha da artırıyor.
Avrupa Sayıştay’ı, gelişmiş açık deniz sektörlerine sahip olan Almanya ve Hollanda’nın yanı sıra Fransa ve İspanya’nın açık deniz yenilenebilir enerji yaklaşımlarını inceledi.
Deniz biyoçeşitliliği tehlike altında
Yeni rapor deniz biyoçeşitliliğinin tehlike altında olduğunu belirtiyor. Raporun içerdiği bilgiler İrlanda da dahil, tüm AB üye ülkeleri için geçerli.
Geçen yıl Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin üzerine AB, yenilenebilir enerjiye yönelik büyüme hedefini iki katına çıkarttı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının, AB’nin enerji karışımında 2030 yılına kadar 45pc’lik bir orana ulaşması hedefleniyor.
Denetmen raporunda, planlama süresindeki gecikmeler, enflasyonun da etkisi yüzünden, hedefe ulaşmayı zorlaştırıyor.
Raporda, üye devletlerin karada ya da denizde öncelikli kamu yararı için yenilenebilir enerji alanları belirlemelerini talep eden değişiklikler doğrultusunda hızlanılabileceğini belirtiyor. Fakat denetim raporu, taleplerin çevresel etkilerinin değerlendirmediğini bunun sonucunda balıkçılık sektörü alanında iş kayıplarına sebebiyet vereceği yönünde uyarıda bulunuyor.
Şimdilik yapılan deniz planlaması, her ne kadar deniz alanlarının tahsisini kolaylaştırmış olsa da kullanıma ilişkin sorunları çözmüş değil.
Denizde enerji altyapısı kurulumlarının yaptığı açıklamada “Çalışmalar, balıkçılık alanlarına erişimin giderek azalmasına neden olabilir, bu da balıkçılıktan elde edilen geliri düşürebilir ve balıkçılar arasındaki rekabeti artırabilir” yorumu bulunuyor. Açıklamada, açık deniz yenilenebilir enerji ve balıkçılık arasındaki “çözülmemiş çatışmanın” farklı şekillerde yönetildiğini söyleniyor.
Rapora tekrar dönecek olursak,
16 GW’lık kurulu kapasiteden 2030’da 61 GW’a planlanan açık deniz yenilenebilir enerji yayılımının ölçeğinin, deniz yaşamı üzerinde yeterince dikkate alınmamış önemli bir çevresel ayak izine yol açabileceği belirtiliyor.
AB, bunun Avrupa deniz alanının 3pc’sinden daha azını kapsayacağını ve AB’nin biyoçeşitlilik stratejisiyle uyumlu olduğunu savundu. Ancak rapor, açık deniz yenilenebilir enerjisinin konuşlandırılmasının belirli habitat türlerinin ve biyoçeşitliliğinin çok daha büyük bir oranını etkileyebileceğini ifade ediyor.
Çevre, İklim ve İletişim Bakanlığı raporu incelediğini ve hükümetin gelecekteki açık deniz yenilenebilir enerji dağıtımının geliştirici liderliğindeki rejimden ziyade “plan liderliğindeki” bir rejime göre gerçekleşeceği yönündeki kararının önemini vurguladığını belirtti.
Gelecekte açık deniz enerji gelişimine yönelik güney sahili için belirlenmiş deniz alanı planı ile ilgili yapılan açıklamada kamuoyu görüşüne hazır olduğu belirtildi. Açık deniz yenilenebilir enerjilerinin diğer deniz faaliyetleriyle bir arada var olmasını kolaylaştırmaya yönelik hükümler de dahil olmak üzere, diğer deniz kullanıcıları da göz önünde bulundurularak gerçekleşeceği bildirildi.
İlginizi çekebilir: Fransa, 2035’te yenilenebilir enerjiyi ikiye katlamayı hedefliyor