Avrupa ve Çin arasında, elektrikli araçlarla ilgili bir gerilim başladı. Avrupa’nın Çinli üreticilere verilen sübvansiyonlarla ilgili bir soruşturma başlatması ve Çin’den gelen yanıt, rekabeti alevlendirdi.
Konuya ilişkin iki haberi de aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz:
AB, Çin’in elektrikli araçları için soruşturma başlattı
Çin, Avrupa’nın elektrikli araç soruşturmasını kınadı
Avrupa ve Çin arasında yaşanan bu gerilim akıllara, güneş panellerini getirdi.
Konumuz elektrikli araçlar! Avrupa vs Çin
Çinli üreticilerin ürettiği ucuz güneş panelleri Avrupalı şirketlerin kötüye gidişine sebep olmuştu. Avrupalılar bu hezimetten dersler çıkardılar ve elektrikli araçlar yarışına öyle giriyorlar. Avrupa ve Çin arasındaki gerilim, birçok kişiye eski günleri hatırlattı.
Avrupa Birliği liderleri, Çin sübvansiyonlarının şirketlerine elektrikli araç pazarında adil olmayan bir avantaj sağlayıp sağlamadığını belirlemek istiyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen geçen hafta soruşturmayı duyururken, “Çin’in adil olmayan ticaret uygulamalarının güneş enerjisi endüstrimizi nasıl etkilediğini unutmadık” cümlesiyle dikkatleri üzerine çekmişti.
Leyen, ucuz Çin malı güneş panellerinin 2000’li yılların sonlarında piyasaya nasıl akın ettiğini ve birçok Avrupalı rakibi nasıl geride bıraktığını anlattı.
AB’nin otomotiv sektöründe yaklaşık 14 milyon kişi çalışıyor. Bu da toplam istihdamı yüzde 6 demek. Çinli markaların AB sınırları içindeki elektrikli araç payı 2020 yılında yüzde 1 seviyesindeydi. Ancak bu oran yıllar geçtikçe yüzde 6’ya kadar çıktı.
ncak güneş enerjisiyle karşılaştırıldığında Avrupa’nın yanlış dersler almasına neden olabilir. Güneş enerjisi ve EV’lerin her ikisi de artan talep gören yeşil ürünler olsa da Çin, bu teknolojilerin her birinde oldukça farklı şekilde hakimiyet kurdu.
Çin, Avrupa’da büyüyen panel pazarına hizmet etme niyetiyle 2000’li yılların başında güneş enerjisi üretimini sübvanse etmeye başladı. Bu, en büyük üreticilerinden biri olan Alman Q-Cells şirketi de dahil olmak üzere Avrupa üretimini geride bırakmayı başaran ihracat odaklı bir yatırım olarak dikkatleri üzerine çekti. Çin, güneş enerjisi dağıtımına yönelik kendi yurt içi teşviklerini ancak panelleri dış pazarlara akın ettikten sonra oluşturdu. Böylece Çin, 10 yıldan kısa bir süre içinde dünyanın en büyük güneş enerjisi pazarı haline geldi.
Elektrikli araçlara baktığımızda ise,
Çin, yaptığı yatırımlara yerel odaklı başladı. 2000 yılında her yıl vatandaş başına ortalama bir varil petrol tüketirken, ABD vatandaşları 20 varil tüketiyordu. Asya ekonomisi asla bu büyüklükte bir petrol ithalat faturasını karşılayamazdı. Bu da arabalarına güç sağlamak için alternatif bir yol bulması gerektiği anlamına geliyordu. Bu yüzden ülkenin petrole bağımlı olmayacak, yeni enerjili araçlar üretmesine yardımcı olacak bir proje başlattı. İlk büyük adım 2008 yılında düzenlenen Pekin Olimpiyatları’nda, Çin yapımı elektrikli araçları sergilemek oldu. Ancak Çin, elektrikli araç üretiminde dünyaya hakım olmaya 2015 yılına kadar başlamadı.
Bloomberg’e göre, Çin rekabetine hazırlıksız yakalanan Avrupalı güneş enerjisi şirketlerinin aksine, bölgenin eski otomobil üreticilerinin Çin’e yetişmek için yaklaşık yirmi yılı vardı, ancak onların yaklaşmakta olan hakimiyetine ilişkin uyarılar büyük ölçüde dikkate alınmadı.
BloombergNEF’in ulaşım analisti Siyi Mi, kısıtlamaların elektrikli araç ithalatı üzerinde güneş panellerinden daha büyük bir etkisi olsa da Avrupalı düzenleyicilerin Çin devlet desteği ile daha ucuz araçlar arasında net bir çizgi çizmesinin zor olacağını söylüyor.
Şimdi gözler Avrupa’da.
Eğer Avrupa’da Çin üretimli araçlar için bir bariyer uygulanmaya karar verilirse, güneş enerjisi ithalatına yönelik kısıtlamalardan daha etkili olabilirler. Bu durumda Çinli şirketler, küresel güneş enerjisi pazarındaki hakimiyetlerini korurken, tedarik zincirinin modül montajı gibi daha basit kısımlarını Güneydoğu Asya ülkelerine kaydırdı. Ancak arabaların binlerce parçaya ihtiyacı var ve montajın başka bir ülkeye taşınması çok daha pahalı olacak ve daha uzun sürecek.