S&P Global Energy, 2026 yılında küresel enerji piyasalarını şekillendirecek temel eğilimleri ele alan yıllık değerlendirmesini yayımladı. “Horizons” analiz ekibi tarafından hazırlanan rapor, yapay zekâ kaynaklı elektrik talebi, jeopolitik kaymalar, enerji altyapısındaki eksiklikler ve temiz enerji teknolojilerindeki dönüşümün ön plana çıkacağını ortaya koyuyor. Raporda özellikle veri merkezleri ve yapay zekâ uygulamalarının hızla artan enerji ihtiyacına dikkat çekiliyor; küresel veri merkezi talebinin 2026’ya kadar çift haneli büyümesini sürdürmesi beklenirken, bunun mevcut şebekeler üzerinde baskı oluşturacağı ve enerji arz güvenliği, sürdürülebilirlik ile fiyatlarda yeni bir dönemi başlatabileceği ifade ediliyor.
Yapay zeka enerji sektöründe belirleyici olacak
Güneş enerjisi yatırımlarında kısa vadeli bir yavaşlama öngörülüyor. Çin’deki teşvik mekanizmalarındaki değişiklikler nedeniyle 2026’da yeni güneş enerjisi kurulumlarının bir miktar gerilemesi bekleniyor, ancak orta vadede özellikle gelişmekte olan pazarlarda talebin güçlü kalacağı vurgulanıyor. Elektrik şebekeleri ise kritik bir alan olarak öne çıkıyor; eskiyen altyapı, yenilenebilir enerjinin sisteme entegrasyonunu zorlaştırırken, birçok ülke modernizasyon için büyük yatırımlar planlıyor. Uzmanlar, şebeke yatırımlarının enerji dönüşümünün hızını doğrudan belirleyeceğini belirtiyor.

Temiz enerji teknolojilerinde hidrojen, sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF), batarya depolama ve elektrikli araçlar öne çıkıyor. Çin’in hammadde ve üretim kapasitesi hidrojen teknolojilerinde güçlü bir büyümeyi desteklerken, SAF kapasitesinin 2026’da kayda değer bir artış göstermesi bekleniyor. Elektrikli araç pazarında Çin’in liderliği sürerken, Avrupa’nın iklim politikaları dönüşümü hızlandırıyor ve ABD teşvik mekanizmalarının etkisini test edecek.
Jeopolitik gelişmelerin de enerji piyasaları üzerinde belirleyici olduğu raporda vurgulanıyor. Temiz enerji tedarik zincirinin Asya’ya kayması, ülkeler arasında yeni bağımlılıklar ve rekabet alanları yaratıyor. Üretim ve yatırım ağırlığının doğuya kayması, küresel enerji güvenliği tartışmalarının yönünü değiştiriyor. İklim riskleri de şirketler için kritik bir başlık olarak öne çıkıyor; aşırı hava olayları, altyapı hasarları ve işletme kesintileri nedeniyle fiziki risklerin artması bekleniyor ve küresel ısınmanın mevcut eğilimlerle 2040’a doğru 2,3°C seviyesine yaklaşacağı, bunun da enerji sektöründe geniş çaplı etkiler yaratacağı belirtiliyor.
Genel olarak rapor, 2026’nın enerji sektöründe yalnızca yenilenebilir enerji yatırımlarının değil, altyapı, teknoloji ve jeopolitik stratejilerin de belirleyici olacağı bir yıl olacağını ortaya koyuyor.








