Climate Action Tracker’ın COP30’da yayımladığı yeni analiz, küresel ısınmanın seyrini değiştirebilecek üç temel iklim adımına dikkat çekiyor. Buna göre, yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması, enerji verimliliğinin iki kat artırılması ve metan emisyonlarının hızla düşürülmesi, mevcut projeksiyonlara göre 2035’te küresel emisyonları 18 milyar ton azaltabilir. Bu üçlü hamle kararlılıkla uygulandığı takdirde, bugün 2,6°C olarak tahmin edilen ısınma seviyesinin 1,7°C’ye gerileyebileceği ve 1,5°C hedefine yeniden yaklaşılabileceği belirtiliyor. Bu düşüş, Paris Anlaşması’ndan bu yana kaydedilen küresel sıcaklık projeksiyonu iyileşmesine neredeyse eşdeğer ek bir ilerlemeye işaret ediyor.
Küresel ısınma 2°C’nin altına çekilebilir
Analiz, söz konusu üç adımın hayata geçirilmesinin ısınma hızında da belirgin bir yavaşlama sağlayabileceğini ortaya koyuyor. Eğer hükümetler 2035’e kadar bu eylemleri uygularsa, önümüzdeki on yılda ısınma hızının üçte bir oranında azalması mümkün. 2040’lara gelindiğinde ise bu hızın yarıya düşmesi bekleniyor. Böyle bir gelişme, iklim etkilerine uyum planlaması açısından önemli bir avantaj sağlayacak. Ancak uzmanlar, bunun gerçekleşmesi için ülkelerin hızlı hareket etmesi ve 2035 sonrasında da güçlü iklim politikalarını sürdürmesi gerektiğini özellikle vurguluyor.

Dubai’deki COP28’de hükümetler, Paris Anlaşması’nın ilk Küresel Durum Değerlendirmesi çerçevesinde, yenilenebilir enerjiyi üç katına çıkarma, enerji verimliliğindeki artışı ikiye katlama ve metan emisyonlarını 2030’a kadar hızla düşürme konusunda ortak bir mutabakata varmıştı. Uzmanlara göre bu üç taahhüt, fosil yakıtlardan uzaklaşma sürecini hızlandırmak için uygulanabilir ve somut bir yol sunuyor ve COP30’un ana gündemini oluşturuyor.
Climate Analytics CEO’su Bill Hare, hükümetlerin taahhütlerini eksiksiz yerine getirmeleri halinde, küresel ısınmanın yüzyıl içinde yaklaşık 1,7°C seviyesine indirilebileceğini belirtti. Bu sonucun elde edilebilmesi için, fosil yakıt endüstrisinin baskılarının aşılması ve gelişmekte olan ülkelere daha fazla finansman sağlanması gerektiğinin altını çizdi. NewClimate Institute’tan Prof. Niklas Höhne de bu üç adımın istikrarlı biçimde uygulanmasının ısınmayı 2°C’nin altında tutabileceğini söyleyerek, uyum baskısının önemli ölçüde hafifleyebileceğini ifade etti.
Analizde özellikle G20 ülkelerinin kritik rolüne dikkat çekiliyor. Küresel emisyonların yaklaşık yüzde 80’ini oluşturan G20 için yenilenebilir enerjinin üç katına çıkarılması toplam azaltımın yüzde 40’ını oluştururken, enerji verimliliğindeki iyileşmeler de benzer bir etki yaratıyor. Metan emisyonlarının azaltılması ise toplam azaltımın beşte birine denk gelse de kısa vadede sıcaklık artışının frenlenmesinde çok daha güçlü bir etkiye sahip. Ormansızlaşmanın durdurulması gibi ek eylemler de elde edilecek kazanımları daha da pekiştirebilir.
Rapor, düşük gelirli ülkelerin bu dönüşümü gerçekleştirebilmek için daha fazla dış finansmana ihtiyaç duyduğuna özellikle dikkat çekiyor. COP30’da sağlanacak güçlü bir finansman çerçevesinin, küresel iklim hedeflerinin başarısı açısından belirleyici olacağı ifade ediliyor. Genel olarak, CAT analizine göre hükümetlerin COP28’de üzerinde uzlaştıkları bu üç ana adımı hızla uygulamaya geçirmesi, küresel ısınmanın gelecekteki yörüngesini değiştirebilecek kadar güçlü bir potansiyel taşıyor. Bilim insanlarına göre bu noktada en büyük ihtiyaç, net bir politik kararlılık ve uluslararası finansman mekanizmalarının güçlendirilmesi.








