Son yıllarda ABD’de elektrikli araç satışlarının artmasıyla birlikte, bu araçların güç sağlamak için elektrik şebekesini daha yoğun bir şekilde kullandığı düşünülüyor. Ancak, gerçekte durum düşünüldüğü kadar enerji talebine işaret etmiyor.
Enerji uzmanlarına göre, elektrikli araçların çalışma prensipleri, benzinle çalışan araçlara kıyasla daha az enerji gerektirdiğini gösteriyor. Özellikle, mevcut elektrik karışımıyla çalışan bir elektrikli aracın, benzinle çalışan içten yanmalı bir motor için gereken enerjinin yalnızca yarısına ihtiyaç duyduğu belirtiyor.
Elektrikli araçlar yüzde 11, Benzinli araçlar yüzde 80 enerji kaybına sahip
ABD’de yaşayanlar günümüzde toplu olarak günde yaklaşık 8.9 milyon varil benzin tüketiyor. Bu da ülkedeki kişi başına düşen günlük benzin tüketimini bir galonun biraz üzerinde yer alıyor. Ancak, benzinle çalışan arabaların ve kamyonların enerji kullanımında büyük bir israf söz konusu.
Elektrikli araçlar, benzinle çalışan araçlara kıyasla daha etkili bir şekilde çalışıyor. Benzinli araçlar, benzin depolarına pompalanan enerjinin yaklaşık yüzde 80’ini boşa harcıyor. Arabalar, yakıt yakıldıkça ortaya çıkan ısı nedeniyle ısınıyor. Bu ısı genellikle taşınamadığından dolayı enerji kaybına yol açıyor. Elektrikli araçlar ise, enerjinin sadece yüzde 11 civarında enerji kaybıyla çalışıyor. Bu, araca sağlanan enerjinin büyük bir kısmının tekerlekleri döndürmek için kullanıldığı anlamına gelir. Elektrikli araçlar, enerjiyi taşınan ısıya dönüştürmek yerine, frenleme sırasında enerjiyi geri kazanarak genel verimliliği artırma avantajına da sahip.
Bu durum, elektrikli araçların enerji tasarruflu bir alternatif olduğunu ve elektrik şebekesine büyük bir ek yük getirmediğini gösteriyor. Elektrikli araçların daha fazla benimsenmesiyle birlikte, enerji şebekelerinin sürdürülebilir ve verimli bir şekilde yönetilmesi için bu tür teknolojik gelişmelerin önemi giderek artıyor.
ilginizi çekebilir: Peugeot E-Lion Day için 2024 yol haritasını tanıttı
