Daha Fazla

    Yeşil ekonomi hacmi giderek artıyor

    Boston Consulting Group (BCG) ile Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yayımladığı yeni rapor, küresel yeşil ekonominin değerinin 2030 yılına kadar 7 trilyon dolara çıkacağını ortaya koyuyor. Temiz enerji, sürdürülebilir ulaşım, döngüsel ekonomi ve iklim uyumu gibi düşük karbon odaklı alanların dünya ekonomisinin en hızlı büyüyen sektörleri hâline geldiği vurgulanıyor. Son yıllarda teknoloji sektöründen sonra en hızlı genişleyen alanın da yine yeşil ekonomi olduğu belirtiliyor. 2025 itibarıyla 5 trilyon doları aşan bu ekonomik hacmin, düşük karbonlu teknolojilere geçişin hızlanmasıyla birlikte beş yıl içinde 7 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.

    Yeşil ekonomi hacmi zirveye çıktı

    Raporda, gelirinin yarısından fazlasını yeşil ürün ve hizmetlerden kazanan şirketlerin diğerlerine kıyasla daha hızlı büyüdüğü, daha uygun maliyetle finansmana eriştiği ve piyasa değerlerini daha hızlı artırdığı ifade ediliyor. Bu şirketlerin ortalama yüzde 12–15 arasında bir değerleme primine sahip olduğu aktarılıyor.

    Yenilenebilir enerji teknolojilerindeki hızlı maliyet düşüşlerinin yeşil dönüşümü destekleyen temel unsur olduğu belirtilirken, 2010’dan bu yana güneş enerjisi fotovoltaik sistemleri ve lityum-iyon bataryaların maliyetlerinin yaklaşık yüzde 90, açık deniz rüzgâr enerjisinin ise yüzde 50 oranında gerilediği hatırlatılıyor. Bu sayede, küresel emisyonların yüzde 55’inin ekonomik olarak rekabetçi çözümlerle azaltılabilir hâle geldiği ifade ediliyor. Doğru politika adımlarıyla yönetilebilir maliyetlerde ilave yüzde 20’lik bir azaltım kapasitesinin daha bulunduğu da raporda yer alıyor.

    Analiz, sadece emisyon azaltımının değil, iklim değişikliğine uyum sağlayan ve dayanıklılığı artıran teknolojilerin de hızla büyüyen yeni bir pazar oluşturduğunu ortaya koyuyor. Aşırı hava olaylarına dayanıklı altyapılar, gelişmiş soğutma teknolojileri, taşkın riskini azaltan sistemler ve ısıya uyum çözümlerinin dünya genelinde hızla talep gördüğü belirtiliyor.

    Çin’in yenilenebilir enerji ve düşük karbon teknolojilerinde belirgin biçimde öne çıktığı, özellikle güneş paneli, rüzgâr türbini ve batarya üretiminde küresel tedarik zincirlerini şekillendiren gücün bu ülkeye ait olduğu ifade ediliyor. Avrupa ve ABD’nin bazı alanlarda yenilikçilik açısından güçlü olduğu belirtilse de, rapor Çin’in ölçek ve sanayi koordinasyonu açısından net bir avantaja sahip olduğunun altını çiziyor.