Yenilenebilir enerji, günümüzde hızla yaygınlaşıyor ve enerji üretiminde önemli bir rol oynuyor. Ancak, bu enerji türü hakkında pek bilinmeyen bazı ilginç gerçekler de mevcut. Bu bilgiler, yenilenebilir enerjinin geçmişten günümüze geçirdiği dönüşümü ve çevresel etkisini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir. İşte yenilenebilir enerjiye dair bilinmeyen ilginç gerçekler.
Yenilenebilir enerji hakkında ilginç gerçekler dikkat çekiyor
Dünya genelinde yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik miktarı her yıl artış gösteriyor. Son yıllar itibarıyla dünya çapında üretilen elektriğin neredeyse üçte biri yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ediliyor. Bunun yanı sıra, yenilenebilir enerji sektöründe çalışan kişilerin sayısı her geçen gün artıyor ve bu da temiz enerjiye geçişin ekonomik faydalarını gözler önüne seriyor. Fosil yakıtların yerine sürdürülebilir kaynakların geçmesi, çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Aynı zamanda yenilenebilir enerji sektörü de kendi içerisinde ilginç gerçekleri barındırıyor.
Yenilenebilir enerji projelerinin tarihi aslında 19. yüzyıla kadar uzanıyor. Örneğin, ilk ticari rüzgar türbini 1888 yılında faaliyete geçmişti. Buna ek olarak güneş panellerinin ilk olarak 1954 yılında Bell Laboratuvarları tarafından geliştirildiğini biliyor muydunuz? Başlangıçta, yalnızca %6 verimlilikle çalışan bu paneller, bugün teknolojinin gelişimi sayesinde %20’nin üzerinde verimlilikle enerji üretebiliyor. Üstelik bu teknolojiler sadece binaların çatılarında değil, uydular ve hatta giysi gibi gündelik eşyalar üzerinde de kullanılmaya başlandı.
Ayrıca çoğu kişi rüzgar türbinlerinin soğuk iklimlerde daha verimli çalıştığını bilmiyor. Daha düşük hava sıcaklıkları, hava yoğunluğunu arttırarak türbinlerin daha fazla enerji üretmesini sağlıyor. Özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri ve Kanada gibi soğuk iklimlerde rüzgar enerjisi kullanımının yaygınlaşması bu yüzden tesadüf değil. Ayrıca, bazı rüzgar türbinlerinin kanatları geri dönüştürülemeyen malzemelerden üretiliyor ve bu durum, çevreci enerji üretimi için ilginç bir paradoks oluşturuyor.
Dünya genelindeki hidroelektrik enerji potansiyeli de düşündüğümüzden daha büyük. Bugün kullanılan hidroelektrik santraller, dünya elektrik üretiminin %16’sını sağlıyor. Ancak, tüm potansiyel hidroelektrik enerji kaynaklarının yalnızca %30’u kullanılıyor. Bu, nehirlerin ve su yollarının enerji üretimi için halen büyük bir potansiyel taşıdığını gösteriyor.