ABD’deki başkanlık seçimlerinin sonucu, küresel iklim finansmanı görüşmelerini sekteye uğratabilir ve ülkeler yeni finansman hedeflerine ulaşma konusunda tereddüt yaşıyor. Birleşmiş Milletler’in önümüzdeki hafta New York’ta düzenlenecek toplantılarında, dünya genelindeki iklim finansmanı hedeflerini artırma konusunda büyük farklılıklar çözülmeye çalışılacak. Ancak ABD başkanlık seçimleri üzerindeki belirsizlik, bu ilerlemeyi tehlikeye atabilir. Kasım ayında yapılacak Birleşmiş Milletler iklim zirvesi öncesinde bir anlaşmaya varılması beklenirken, ABD seçim sonuçlarının beklenmesi, sürecin uzamasına neden olabilir.
ABD seçimleri, küresel iklim müzakerelerinde önemli bir faktör
İklim müzakerelerinde kilit rol oynayan ABD’nin gelecek dört yılda izleyeceği iklim politikalarını belirleyecek olan seçim, dünya çapında büyük bir belirsizlik yaratıyor. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri gibi dünyanın en büyük ekonomisi ve en büyük kirleticisi olan bir ülkenin bu konudaki duruşu, diğer ülkelerin pozisyonlarını da etkiliyor. ABD başkanlık seçimlerinde başkan yardımcısı Kamala Harris veya eski başkan Donald Trump’ın galip gelmesi, ülkelerin iklim politikalarını şekillendirecek önemli bir etken olarak görülüyor. Harris’in kazanması durumunda ABD, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik politikalarını sürdürmeyi vaat ederken, Trump’ın zaferi, fosil yakıtları destekleyen ve Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmeyi savunan bir yaklaşımı geri getirebilir.
Bu belirsizlik, ülkeleri yeni finansman taahhütlerini açıklamadan önce ABD seçimlerinin sonucunu beklemeye itiyor. Küçük Ada Devletleri İttifakı’ndan finans müzakerecisi Michai Robertson, bu belirsizliğin müzakerelerin seyrini etkilediğini ve ülkelerin daha fazla finansman sunabileceklerini belirtmesine rağmen, ne kadar taahhüt edeceklerini ABD’nin duruşunu görmeden açıklamaktan kaçındıklarını ifade ediyor.
Bu hafta düzenlenecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı, Kasım ayında Azerbaycan’da yapılacak COP29 İklim Zirvesi öncesindeki son büyük buluşma olacak. Ancak, mevcut 100 milyar dolarlık finansman taahhüdünün sona erecek olması, yeni bir hedef belirlenmesi gerektiğini gösteriyor. Ancak bu hedefin ne kadar yüksek veya düşük olacağı konusunda ülkeler arasında fikir birliği sağlanamıyor. Çok yüksek bir hedefin belirlenmesi, gelişmekte olan ülkeler için hayati öneme sahip olan bu fonlara ulaşamama riskini doğurabilir. Çok düşük bir hedef ise iklim değişikliğinin etkilerini en yoğun şekilde hisseden kırılgan ülkelerin yeterince destek alamamasına yol açabilir.
Birleşmiş Milletler İklim Ajansı başkanı Simon Stiell, yıllık ihtiyacın trilyon dolarlar seviyesinde olduğunu tahmin ediyor. Bu, gelişmekte olan ülkelerin temiz enerjiye geçişini hızlandırmak ve ısınan dünyaya hazırlanmalarına yardımcı olmak için gerekli bir miktar. Ancak, yeni bir hedefin 2025 yılı öncesinde belirlenememesi durumunda, gelecekteki iklim müzakerelerinin tehlikeye gireceği uyarısında bulunuluyor.
Her ne kadar bu yılki ABD seçimleri, iklim zirvesiyle çakışsa da, ABD müzakerecilerinin mevcut yönetim adına çalıştığı belirtiliyor. Bu da ülkelerin yeni bir finansman hedefi belirlemeden önce ABD’nin duruşunu görmek için seçim sonuçlarını beklemelerine neden oluyor.
Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nden önce ABD seçimlerinin sonuçlanmaması ihtimali, müzakerelerin ertelenmesine ve iklim politikaları üzerindeki belirsizliğin devam etmesine yol açabilir. Bu yıl, küresel sıcaklıkların artışıyla birlikte iklim krizinin yarattığı aciliyet daha da hissedilirken, müzakereciler seçimlerin sonucuna göre pozisyonlarını yeniden değerlendirmek zorunda kalacaklar.