Donald Trump’ın yeni dönemde vergi indirimleriyle ekonomik büyümeyi hızlandırma hedefi, ABD’nin hızla artan borç yükü nedeniyle tahvil piyasasının uyarılarıyla karşı karşıya. Cumhuriyetçiler, ekonomik büyüme ile gelir kaybını telafi edebileceklerini savunsa da, piyasa koşulları ve artan faiz oranları bu planların hayata geçirilmesini zorlaştırabilir.
Trump’ın vergi indirimi planlarına tahvil piyasasından kırmızı ışık
ABD Hazine tahvil piyasası, 28 trilyon doları aşan borç yükü ve yıllık 2 trilyon dolarlık artış hızıyla ciddi bir baskı altında. Trump’ın planladığı vergi kesintilerinin önümüzdeki on yılda yaklaşık 8 trilyon dolarlık bir maliyet yaratması bekleniyor. 2017’deki vergi kesintilerinin aksine, bu kez piyasa yatırımcıları enflasyon endişesiyle daha yüksek getiri talep ediyor. 10 yıllık ABD Hazine tahvillerinin getirisi, son aylarda %4,3’e çıkarak finansman maliyetlerini artırdı ve bu durum, mortgage, otomobil kredileri ve kredi kartı borçları için faiz oranlarını da yukarı çekiyor.
ABD Kongresi’nde Cumhuriyetçiler, tahvil piyasasının baskısına rağmen planlarını sürdürme konusunda kararlılar. Ancak, bazı üyeler bu kesintilerin harcama kısıntılarıyla dengelenmesi gerektiğini savunuyor. Cumhuriyetçi Temsilci David Schweikert, bu durumu “ABD hükümetinin finansmanında bir engel” olarak tanımlıyor ve piyasanın açık çek vermeyeceğini belirtiyor.
Trump ve ekibi, büyüyen ekonominin bütçe gelirlerini artırarak bu maliyeti dengeleyebileceğini öne sürüyor. Yeni Hazine Bakanı olarak atanan Scott Bessent’in, mali açıkları kontrol altına alma çabalarıyla piyasaları yatıştırabileceği düşünülüyor. Ancak bütçe uzmanları, ekonomik büyümenin yalnızca kaybedilen gelirlerin %1 ila %14’ünü telafi edebileceğini belirtiyor. Bu nedenle, Trump’ın planlarının büyük kısmının borçlanmayla finanse edilmesi gerekecek.
Trump’ın vaatleri arasında, 2017’deki vergi kesintilerinin bireysel ve küçük işletmeler için uzatılması, Sosyal Güvenlik vergilerinin kaldırılması ve araba kredisi faizleri gibi bazı kesintilerin geri getirilmesi bulunuyor. Uzmanlar, bu vaatlerin toplam maliyetinin 7,75 trilyon doları bulabileceğini öngörüyor.
Cumhuriyetçiler, ekonomik büyümenin yanında harcama kesintileriyle piyasaların endişelerini azaltmayı hedefliyor. Ancak, artan faiz oranları ve tahvil piyasasının tepkileri, bu hedeflerin ne kadar uygulanabilir olduğunu sorgulatıyor. Piyasa gözlemcileri, borcun sürdürülebilirliğini sağlamak için daha kapsamlı bir ekonomik strateji gerektiğini vurguluyor.