ABD Başkanı Donald Trump, yenilenebilir enerji projelerine karşı sert bir tavır alarak güneş ve rüzgâr yatırımlarına onay vermeyeceklerini açıkladı. Truth Social platformunda yaptığı paylaşımda, bu projelerin enerji maliyetlerini yükselttiğini savunarak, rüzgâr türbinleri ve güneş enerjisi girişimlerini “yüzyılın dolandırıcılığı” olarak nitelendirdi. Trump’ın açıklamaları, özellikle temiz enerji politikaları açısından büyük bir geri adım olarak yorumlanırken, sektör temsilcileri bu söylemlerin uzun vadede enerji güvenliği ve ekonomik rekabet açısından ciddi riskler barındırdığını belirtiyor.
Trump, yenilenebilir enerjiyi rafa kaldırabilir
Trump yönetimi, fosil yakıtları destekleme politikasını sürdürürken, yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik açık bir karşı duruş sergiliyor. Ancak ABD Enerji Bilgi İdaresi’nin (EIA) yayımladığı son rapor, bu siyasi duruşa adeta zıt bir tablo çiziyor. 2025 yılı için yapılan projeksiyonlara göre, ABD’de devreye alınacak yeni elektrik üretim kapasitesinin yaklaşık yarısının güneş enerjisinden sağlanması bekleniyor. Teksas eyaleti, 9.7 GW’lık yeni kapasiteyle bu büyümede başı çekecek. 2035’e kadar ise güneş enerjisinin toplam kapasitesinin %64 artışla 255 GW’a ulaşacağı öngörülüyor. Aynı dönemde rüzgâr enerjisi kapasitesi 185 GW’a, batarya depolama kapasitesi ise iki katına çıkarak 97 GW seviyesine yükselecek.

EIA’nın verilerine göre, güneş enerjisindeki hızlı büyümenin üç ana nedeni bulunuyor: azalan panel maliyetleri ve teknolojik gelişmeler, federal ve eyalet düzeyindeki teşvikler ile özel sektörün karbon azaltım hedefleri doğrultusunda temiz enerjiye olan yönelimi. Bu etkenler sayesinde yenilenebilir enerji projeleri, ekonomik ve çevresel açıdan giderek daha cazip hale geliyor.
https://futureflow.life/nissan-elektrikli-araclarinda-kati-hal-batarya-kullanacak/
Avrupa ve Asya’da temiz enerji yatırımlarının artarak devam ettiği bir dönemde, ABD’nin bu alanda frene basması küresel rekabette geride kalma riskini beraberinde getiriyor. Her ne kadar Trump yönetimi bu projeleri durdurmak istese de, enerji dönüşümünde güneş ve rüzgâr halen merkezî bir rol oynamaya devam ediyor. Veriler, yatırımcıların ve enerji şirketlerinin yenilenebilir kaynaklara ilgisinin sürdüğünü, hatta artarak devam ettiğini ortaya koyuyor. Bu da siyasi kararlarla sektör dinamikleri arasındaki ayrışmayı gözler önüne seriyor.