Enerji sektörü, yenilenebilir kaynakların kullanımını artırmak için yeni projeler geliştirmeye devam ediyor. Son olarak TotalEnergies ve Air Liquide, deniz üstü rüzgar enerjisini kullanarak hidrojen üretimi konusunda stratejik bir iş birliği anlaşması yaptı. Bu ortaklık, hidrojen üretiminde karbon emisyonlarını azaltmayı ve daha sürdürülebilir bir enerji kaynağı yaratmayı hedefliyor.
Hidrojen üretiminde rüzgar enerjisinin rolü
Deniz üstü rüzgar enerjisi, fosil yakıtlara alternatif olarak hidrojen üretiminde giderek daha önemli bir kaynak haline geliyor. Geleneksel hidrojen üretimi büyük miktarda karbon salınımına neden olurken, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilen hidrojen (yeşil hidrojen) çevresel etkileri minimuma indiriyor. TotalEnergies ve Air Liquide ortaklığı kapsamında kurulacak sistemde, deniz üstü rüzgar türbinlerinden elde edilen elektrik, suyun elektroliz yöntemiyle hidrojen ve oksijene ayrılmasını sağlayacak. Bu süreç, karbon salınımı yapmadan temiz hidrojen üretmeye imkan tanıyor.
Son yıllarda benzer projeler giderek artış gösteriyor. Örneğin, Avrupa’da büyük ölçekli deniz üstü rüzgar parkları hidrojen üretimi için pilot projeler geliştirmeye başladı. Almanya, Hollanda ve İngiltere gibi ülkeler, yeşil hidrojen kullanımını teşvik eden politikalarla bu dönüşüme öncülük ediyor. TotalEnergies ve Air Liquide’in yeni girişimi, bu alandaki yatırımları artırarak hidrojenin sanayi, ulaştırma ve enerji depolama gibi sektörlerde kullanımını yaygınlaştırmayı amaçlıyor. Gelişen teknolojiyle birlikte, bu tür projelerin gelecekte enerji sistemlerine entegre edilerek sürdürülebilir enerji dönüşümüne önemli katkılar sağlaması bekleniyor.