Son on yılda doğal gaz talebinde görülen benzersiz büyüme, temiz enerji kaynaklarının yükselişi ile önemli bir döneme giriş sinyali veriyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) orta vadeli tahminlerine göre, doğal gaz talebi, olgun pazarlardaki tüketimin azalması nedeniyle yavaşlayabilir. Bu, enerji sektöründeki büyük değişikliklerin bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
Gaz 2023 Orta Vadeli Piyasa Raporu’na göre, 2022 ile 2026 arasında küresel gaz talebinin yıllık ortalama yüzde 1,6 artacağını öngörülüyor. Bu da 2017 ile 2021 arasındaki yıllık ortalama yüzde 2,5 büyüme oranından düşüş yaşadığı anlamına geliyor. Raporda, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle tetiklenen 2022’deki küresel enerji krizinin, 2011 ile 2021 arasındaki on yıllık güçlü büyümenin ardından küresel gaz piyasaları için farklı bir dönem başlattığını belirtiyor.
Doğal gaz talebinin gelecekteki yolculuğu: Temiz enerji ve gaz piyasaları
Rapor, Asya Pasifik, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki olgun pazarlardan gelen toplam gaz talebinin 2021’de zirveye ulaştığını ve 2026’ya kadar yıllık yüzde 1’lik bir düşüşle azalacağını öngörüyor. Yenilenebilir enerjilerin hızlı bir şekilde yaygınlaştırılması ve enerji verimliliğinin artması, bu pazarlardaki doğal gaz talebinin düşüşündeki ana nedenler arasında yer alıyor. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından Rusya’dan gelen boru hattı gazının kaybı, enerji güvenliğini sağlamak için hükümetleri alternatif çözümler aramaya yöneltiyor.
Dünya genelinde bulunan olgun pazarlardaki talep azalması, büyümenin, hızlı gelişen Asya pazarlarında ve Orta Doğu ile Afrika’daki bazı gaz zengini ekonomilerde yoğunlaşmasını sağlayacak. Çin, 2022 ile 2026 arasındaki küresel gaz talebindeki toplam artışın neredeyse yarısını tek başına karşılayacak ve bu yakıtı endüstriyel üretim, enerji sektörü ve kentsel bölgelerine hizmet etmek için kullanacak.
Devreye giren yeni sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) kapasitesindeki artışın, sıkışıklığın bir kısmını hafifleterek ve fiyata duyarlı talebin kilidini açarak 2025 ve 2026’da piyasa dinamiklerini etkilemesi bekleniyor. ABD’nin yeni sıvılaştırma tesislerinin inşası yoluyla dünyanın en büyük LNG ihracatçısı konumunu pekiştirme ile birlikte, küresel LNG kapasitesinin 2022 ile 2026 arasında yüzde 25 oranında artması bekleniyor. LNG arzındaki büyüme, daha küreselleşmiş bir gaz pazarına geçişin sinyalini veriyor; bu da dayanıklılığı ve tedarikçilerin ve tüketicilerin arz ve talep şoklarına yanıt verme yeteneğini artıracak.
IEA Enerji Piyasaları ve Güvenliği Direktörü Keisuke Sadamori konuyla ilgili düşüncelerini şu şekilde ifade etti:
“Dünya gaz piyasaları, 2011 ile 2021 yılları arasındaki altın çağından sonra, muhtemelen daha yavaş büyüme ve daha yüksek volatilite ile karakterize edilecek ve bu on yılın sonunda küresel talebin zirveye çıkmasına yol açabilecek yeni ve daha belirsiz bir döneme girmiştir.
”Farklı bölgelerde farklı eğilimler ortaya çıkıyor; olgun pazarlarda talep düşüyor, ancak yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde büyümeye devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda devreye girecek yeni LNG kapasitesinde önemli bir artış bekliyoruz; bu, Rusya’nın 2021’de arzı durdurmaya başlamasından bu yana piyasaların yaşadığı arz sıkılığı ve güvenliği endişelerinin bir kısmını hafifletebilir.”
2023 yılının ilk üç çeyreğinde gaz fiyatları düşerken Kuzey Yarımküre’de önümüzdeki kışa ilişkin belirsizlik ve riskler devam ediyor. Avrupa ve bazı Asya pazarlarındaki keskin talep düşüşleri sıkıntıların azalmasına yardımcı oldu ancak arzlar kısıtlı olmaya devam ediyor. LNG arzındaki artış, Rusya’dan Avrupa’ya boru hattı gazı teslimatındaki keskin düşüşleri dengelemeye yetmedi. Bu nedenle, özellikle soğuk kış aylarında fiyatlarda dalgalanma riski endişe kaynaklarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa’nın gaz depolama sahaları kış ısıtma sezonuna yüzde 96 kapasiteyle girdi. Ancak bu, özellikle olağanüstü soğuk havalarda sezon boyunca fiyatların istikrarlı olacağını garanti etmez.
Ayrıca 2023 orta vadeli raporu, kilit bölgelerde düşük emisyonlu gazların rolüne ilişkin bir genel bakış sunuyor. Bu gazların arzının 2026 yılına kadar iki katından fazla artması bekleniyor; Avrupa ve Kuzey Amerika bu genişlemeyi yönlendirecek ve genel büyümenin neredeyse yüzde 70’ine katkıda bulunacak. Bu pazarlarda düşük emisyonlu gazların geliştirilmesi, çok çeşitli politikalardan, giderek daha karmaşık hale gelen sübvansiyon planlarından ve iyi gelişmiş, birbirine bağlı gaz ağlarından faydalanıyor. Bununla birlikte rapora göre, hem biyometan hem de düşük emisyonlu hidrojen için belirlenen iddialı hedeflere ulaşmak için daha fazla çaba gösterilmesi gerekecek.
İlginizi çekebilir: BP, yenilenebilir doğal gaz üretimini hızla artırıyor