Madencilik sektörü geleneksel olarak çevre kirliliği ile ilişkilendirilse de, son yıllarda önemli bir dönüşüm yaşıyor. Yenilenebilir enerjiye yönelen sektör, küresel pazarda önemli bir büyümeye önderlik ediyor. İşte madencilikte yenilenebilir enerji tarafına yönelik son gelişmeler ve izlenimler.
Madencilikte yenilenebilir enerji oldukça önemli
2022’de 5,6 milyar dolar değerinde olan küresel madencilik yenilenebilir enerji sistemleri pazarının 2031 yılına kadar yüzde 9,67’lik bir CAGR ile 12,85 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu dönüşümün arkasında Black & Veatch Holding Company, Blueleaf Energy ve Siemens gibi sektör devlerinin öncülüğünde yenilikçi teknolojilerin ve sürdürülebilir uygulamaların kullanımı yatıyor.
Kömür endüstrisi ile anılan ABD’nin Batı Virginia eyaletinde yer alan Keyser kasabası, rüzgar türbinlerinin kurulumu ile bu dönüşüme örnek teşkil ediyor. Bu değişim, fosil yakıtlardan uzaklaşmanın toplumsal ve politik dinamiklerini de ortaya koyuyor. Benzer şekilde, Avustralya madencilik sektöründe sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi, temiz ve verimli operasyonlara doğru küresel bir hareketi gösteriyor.
Ancak bu dönüşümün engelleri de mevcut. Lityum, nikel ve kobalt gibi “temiz enerji” minerallerine olan talep, madencilikle ilişkili çevresel ve insan hakları sorunlarını gündeme getiriyor. Birleşmiş Milletler raporu, bu kaynakların adil ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesinin önemini vurguluyor. Bu da, madencilik sektörünün gerçekten sürdürülebilir bir geleceğin parçası olabilmesi için küresel iş birliği ve kapsamlı politika yapımının gerekliliğini hatırlatıyor.
İlginizi çekebilir: İngiltere’nin Sahra Çölü’ndeki yenilenebilir enerji planı!
