Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından yayımlanan 2025 Yenilenebilir Enerji İstatistikleri Raporu, küresel enerji dönüşümünün hız kazandığını ancak bu ilerlemenin her bölgede eşit şekilde yaşanmadığını gözler önüne serdi. 2024 yılı boyunca dünya genelinde yenilenebilir enerji kapasitesine 582 GW ilave edildi. Bu, şimdiye kadar kaydedilen en yüksek yıllık artış olarak kayıtlara geçti. Toplam kapasitedeki bu yüzde 15’lik büyüme, yenilenebilir enerji sektörünün gücünü pekiştirirken aynı zamanda küresel ölçekteki gelişmişlik farklarını da derinleştirdi.
Küresel yenilenebilir enerji kapasitesine 582 GW ilave edildi
Yeni kapasitenin yüzde 71’i Asya kıtasında devreye alındı. Bu durum, Asya’nın yenilenebilir enerji yatırımlarında liderliğini pekiştirdiğini ortaya koyuyor. Avrupa yüzde 12,3’lük, Kuzey Amerika ise yüzde 7,8’lik payla Asya’yı takip etti. Ancak Afrika, Avrasya, Orta Amerika ve Karayipler gibi bölgeler yalnızca yüzde 2,8’lik bir büyüme payına sahip olabildi. Özellikle Afrika, sahip olduğu doğal potansiyele rağmen kapasitesini yalnızca yüzde 7,2 oranında artırabildi. Bu gelişmeler, dünya genelindeki enerji yatırımlarında bölgesel uçurumların hâlâ önemli bir sorun teşkil ettiğini gösteriyor.

IRENA Genel Direktörü Francesco La Camera, yenilenebilir enerjiye geçişin ekonomileri dönüştürdüğünü, yeni iş alanları yarattığını ve küresel enerji sistemini yeniden şekillendirdiğini ifade ederken, bu dönüşümün tüm bölgelere eşit derecede yayılmadığına dikkat çekti. Yatırımların yalnızca teknik değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir sorumlulukla ele alınması gerektiğini vurgulayan La Camera, adil yatırım politikalarının küresel enerji dönüşümünü daha dirençli ve sürdürülebilir hale getireceğini belirtti.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Yürütme Sekreteri Simon Stiell ise yenilenebilir enerjiye geçişin artık kaçınılmaz olduğunu, ancak getirilerinin ülkeler arasında eşit dağılmadığını dile getirdi. COP28’de üzerinde uzlaşılan, 2030 yılına kadar küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma hedefinin hayata geçirilebilmesi için mevcut hızdan daha ileri adımların atılması gerektiğini söyledi.
https://futureflow.life/avrupada-isi-pompasi-kullanimi-artmaya-basladi/
Rapor, bugünkü büyüme hızının devam etmesi durumunda küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030 yılında 10,3 terawatt (TW) seviyesine ulaşacağını öngörüyor. Ancak bu rakam, COP28’de hedeflenen 11,2 TW seviyesinin yaklaşık 0,9 TW gerisinde kalacak. Bu açığın kapatılması için yıllık büyüme oranının yüzde 16,6’ya çıkarılması gerektiği vurgulanıyor.
2024 yılında eklenen kapasitenin neredeyse tamamı güneş ve rüzgâr enerjisine dayandı. Yeni kapasitenin yüzde 97,5’i bu iki kaynaktan geldi. Güneş enerjisi 453 GW’lık artışla öne çıkarken, rüzgâr enerjisi 114 GW ile katkı sağladı. Bu rakamlar, güneş enerjisinin maliyet etkinliğini ve sürdürülebilir kalkınma üzerindeki etkisini bir kez daha kanıtlarken, rüzgâr enerjisinin de enerji güvenliği ve istihdam açısından ne denli kritik bir kaynak haline geldiğini gösterdi.
Raporda dikkat çeken bir diğer gelişme ise küresel kurulu gücün bileşimi oldu. Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam elektrik üretim kapasitesi içindeki payı yüzde 46,2’ye ulaşırken, fosil yakıtların payı yüzde 47,3 seviyesinde kaldı. Bu durum, yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel enerji sisteminde fosil yakıtlarla neredeyse başa baş bir konuma geldiğini ortaya koyuyor.
Elektrik üretimi açısından da benzer bir eğilim göze çarpıyor. 2023 yılında yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik miktarı, bir önceki yıla göre yüzde 5,6 artarak 8.928 terawatt-saat (TWh) seviyesine ulaştı. Aynı dönemde yenilenemeyen kaynaklardan üretim sadece yüzde 1,2’lik bir artış gösterdi. Böylece yenilenebilir kaynakların küresel elektrik üretimindeki payı yüzde 30’a yaklaşmış oldu.
Tüm bu veriler, küresel enerji dönüşümünün hızla ilerlediğini ve yenilenebilir enerji kaynaklarının giderek daha büyük bir rol üstlendiğini gösteriyor. Ancak bu dönüşümün başarılı ve kapsayıcı olabilmesi için gelişmekte olan bölgelerde yatırım eksiklerinin giderilmesi ve enerjiye adil erişimin sağlanması büyük önem taşıyor.