DNV’nin “Enerji Sektörü Görünümleri 2025” raporu, küresel enerji dönüşümünün önündeki engelleri ve sektörün bu sürece dair azalan motivasyonunu gözler önüne seriyor. Rapora göre, kısa vadeli ekonomik belirsizlikler ve finansal baskılar, temiz enerjiye geçişin hızını ciddi şekilde yavaşlatıyor. Özellikle enerji sektöründe görev yapan temsilcilerin dönüşümün hızlandığına dair inancı son iki yılda büyük oranda azalmış durumda. 2022’de bu görüşü savunanların oranı yüzde 79 iken, bu oran geçtiğimiz yıl yüzde 72’ye, 2025 itibariyle ise yüzde 55’e kadar düştü. Bu gerileme, sektör oyuncularının artık daha temkinli bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor.
Kısa vadeli belirsizlikler, küresel enerji geçişini oldukça yavaşlatıyor
Yenilenebilir enerji yatırımlarında da benzer bir düşüş gözleniyor. 2022’de şirketlerin yarısından fazlası bu alandaki yatırımlarını artırmayı planladığını belirtirken, bu yıl bu oran yüzde 39’a geriledi. Özellikle rüzgâr enerjisi ve yeşil hidrojen gibi geleceğin kilit teknolojilerinde yatırım isteği zayıflamış durumda. Açık deniz rüzgâr projelerine yatırım yapmayı planlayan şirketlerin oranı yalnızca yüzde 16 seviyesinde kalıyor.

Raporda, yüksek faiz oranları ve siyasi istikrarsızlıklar enerji geçişinin önündeki temel engeller arasında sayılıyor. Katılımcıların büyük çoğunluğu, artan maliyetlerin projeleri uygulanamaz hale getirdiğini belirtiyor. Ayrıca tedarik zincirlerinde yeni maliyet artışları bekleniyor. Yenilenebilir enerji projelerinin çoğu, yüksek sermaye gerektiren yatırımlara dayandığı için bu projeler faiz artışlarından doğrudan etkileniyor.
https://futureflow.life/ford-fiesta-elektrikli-versiyonu-ile-geri-donuyor/
Bölgesel olarak ise Orta Doğu, enerji geçişine dair daha iyimser bir tablo çiziyor. Bölgedeki katılımcıların yüzde 77’si dönüşümün hızlandığını düşünüyor. Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri’nin ve Suudi Arabistan’ın büyük ölçekli güneş enerjisi ve enerji depolama projeleri, bu alandaki yatırımların sürdüğünü gösteriyor.
Enerji dönüşümünün adaleti de raporda dikkat çeken bir diğer başlık olarak öne çıkıyor. Katılımcıların yarısından fazlası, bu geçişin bazı ülkeler, toplumlar ve iş gücü için adaletsiz sonuçlar doğurabileceği endişesini taşıyor. Temiz teknolojilere eşit erişim ve gelişmekte olan ülkelere sermaye aktarımı gibi konular, hem çözülmesi gereken öncelikli meseleler arasında hem de başarısızlık riski en yüksek alanlar olarak değerlendiriliyor.