Elektrikli otomobil dünyasında gelinen son noktada uzmanlar, “sıfır emisyonlu araçlar” için potansiyel bir çözüm arayışına devam ediyorlar. Bu arayış kapsamında öne çıkan bir fikir olan hidrojen teknolojisi, gün geçtikçe dikkatleri üzerine çekiyor. Gelecek nesiller için temiz enerjiye geçiş sürecinde, potansiyeli hasebiyle hidrojen teknolojisinin günümüz bataryalarına nazaran çok daha avantajlı olabileceği görüşü, birçok şirket tarafından benimsenmeye devam ediyor. Peki, bu konuyla ilgili güçlü beklentiler ne? Hidrojen teknolojisi, bataryaların yerini alabilir mi? İşte bu konudaki uzman görüşleri
Hidrojen teknolojisi, neden bu kadar avantajlı?
Hidrojen elementi gezegenimizde bulunan birçok elementle mukayese edildiğinde, sahip olduğu bazı hasletler itibarıyla dikkat çekici niteliktedir. Kendisine ulaşılması çok kolay olan ve evrenimizde fazla miktarda bulunan hidrojen, oksijen elementiyle tepkimeye girdiğinde yalnızca ‘su’ açığa çıkarması nedeniyle de çevreye zarar vermeden enerji sağlayabilme olanağına sahiptir. Bununla birlikte, hidrojen teknolojisi kullanılarak üretilen araçlarda, ortalama dört dakikalık bir süre zarfı içerisinde yakıt ikmali yapılabileceğine dair beklenti de bataryaya karşı önemli bir üstünlük arz etmektedir. Ayrıca hidrojenin, bataryalara göre çok daha uzun bir menzil kapasitesine sahip olması da onu öne çıkaran detaylar arasında yer almaktadır.
Hidrojen teknolojisinin teorik anlamda ortaya atılmasının hemen ardından, dünya genelinde birçok otomobil üreticisinin de dikkatini çektiğini biliyoruz. Bu üreticiler arasında yer alan, Japon otomobil markası Toyota da bu teknolojiye önemli miktarda destek veren şirketler arasında yer alıyor. Ayrıca, aralarında BMW gibi önemli şirketlerin de bulunduğu bu otomobil üreticileri, hidrojen teknolojisinin potansiyelinin altını çizmektedir.
Otomobil üreticilerinin bu heyecanlı yaklaşımına karşın enerji uzmanları, ne yazık ki konuya bu kadar olumlu bir perspektifle yaklaşamıyorlar. Hidrojen teknolojisinin uygulanmasındaki; önce hidrojenden suya, akabinde sudan hidrojene uzanan dönüşüm sürecinin verimi önemli ölçüde azaltacağı kanaatinde olan uzmanlar, hidrojenin bataryaların yerini alabileceği hususuna şüpheli gözlerle bakmaktadır.
An itibarıyla hidrojen teknolojisinin, günümüz bataryalarının yerini alıp almayacağı henüz belirsiz olsa da temiz enerjiye geçişte önemli bir rol oynayacağına ‘kesin’ gözüyle bakılıyor. Peki, sizler bu konuyla ilgili olarak neler düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi bizlerle yorumlar kısmından paylaşabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Abu Dabi, yeşil hidrojen vizyonunu Hycap ile hayata geçiriyor!