Elektrikli araçlara olan ilgi dünya genelinde hızla artarken, bu araçların çevresel etkileriyle ilgili yapılan araştırmalar da dikkat çekici sonuçlar ortaya koyuyor. Uluslararası Temiz Ulaşım Konseyi’nin (ICCT) verilerine göre, Avrupa’da satılan elektrikli otomobiller, batarya üretiminden kaynaklanan karbon ayak izleri de hesaba katıldığında, içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla ortalama yüzde 73 oranında daha az sera gazı emisyonu üretiyor. Bu oran, 2021 yılında yüzde 59 seviyesindeydi ve aradan geçen dört yılda ciddi bir iyileşme yaşandı.
Elektrikli araçlar daha da temiz olacak
Elektrikli araçların bu kadar çevreci olmasında, yalnızca motor teknolojisi değil, aynı zamanda Avrupa’da giderek artan yenilenebilir enerji kullanımı da etkili. 2020 yılında Avrupa’daki elektrik üretiminin yüzde 38’i yenilenebilir kaynaklardan sağlanırken, 2025 yılına gelindiğinde bu oranın yüzde 56’ya çıkacağı tahmin ediliyor. Bu durum, elektrikli araçların şarj sürecinde dahi çevreye daha az zarar vermesini sağlıyor ve genel karbon salımını daha da düşürüyor.

Ancak bu gelişmelere rağmen, hibrit ve plug-in hibrit araçlar için aynı olumlu tablo geçerli değil. ICCT, bu tür araçların emisyon düşürme konusunda beklenen ilerlemeyi kaydedemediğini vurguluyor. Araştırmacı Dr. Marta Negri’ye göre, tam elektrikli araçlar, diğer tüm alternatif teknolojileri geride bırakacak şekilde hızlı bir dönüşüm süreci içinde. Avrupa’daki sıkı emisyon düzenlemeleri karşısında bu araçlar, çevreci ulaşımın geleceği olarak öne çıkıyor.
https://futureflow.life/avrupa-turbin-kanatlarini-tamamen-geri-donusturecek/
Kısacası, batarya üretiminin çevresel maliyeti göz önüne alındığında bile, elektrikli araçlar hâlâ içten yanmalı motorlara göre çok daha düşük emisyon üretiyor. Enerji altyapısındaki yenilenebilir kaynak payının artmasıyla birlikte bu farkın önümüzdeki yıllarda daha da açılması bekleniyor. Bu gelişmeler, ulaşımda sürdürülebilirliğe geçişin artık teoriden çıkıp pratiğe döküldüğünün güçlü bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.