Kaliforniya Üniversitesi San Diego öncülüğünde gerçekleştirilen yeni bir araştırmaya göre, Çin’in küresel iklim hedeflerine ulaşabilmesi için 2035 yılına kadar elektrik üretiminin en az yüzde 56’sını güneş ve rüzgâr enerjisinden sağlaması gerekiyor. Bu oran, ülkenin mevcut yenilenebilir enerji üretiminin üç katından fazlasına denk geliyor. Araştırma, Paris Anlaşması kapsamında ülkelerin beş yılda bir sunması gereken yeni iklim planlarının tartışıldığı bir dönemde yayımlandı ve Çin’in 2035 yılı Ulusal Katkı Beyanı’nın iklim mücadelesindeki belirleyici etkisini gözler önüne serdi.
Çin’in 2035’e kadar enerjisinin yarısını güneş ve rüzgardan karşılaması gerekiyor
Cell Reports Sustainability dergisinde yayımlanan çalışmanın başyazarı, Kaliforniya Üniversitesi San Diego Jacobs Mühendislik Okulu’ndan Doç. Dr. Michael Davidson, Çin’in küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 30’unu oluşturduğunu hatırlatarak, ülkenin iklim değişikliğiyle mücadelede merkezi bir rol oynadığını ifade etti. Davidson, Çin’in bu alanda atacağı adımların, küresel sıcaklık artışını 2°C’nin altında tutma hedefi açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.
Araştırma, Çin’in 2035 yılına kadar güneş ve rüzgâr enerjisinden elektrik üretimini 2.910 ile 3.800 gigawatt aralığına çıkarması gerektiğini ortaya koydu. Bu hedef, mevcut yaklaşık 1.200 GW’lık kapasitenin neredeyse üç katı büyüklüğünde. Ülkenin 2024 yılında gerçekleştirdiği 357 GW’lık rekor yenilenebilir enerji kurulumu ise bu hedefin ulaşılabilirliğine işaret ediyor. Rapor, hidroelektrik, nükleer ve biyokütle dahil olmak üzere toplam temiz enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payının 2035’te yüzde 80’e ulaşması gerektiğini belirtiyor. Bu durumda kömür ve doğalgazın elektrik üretimindeki oranı yüzde 20’nin altına düşebilir.
https://futureflow.life/xiaominin-elektrikli-arac-satislari-dustu/
Davidson, üretim payına dayalı hedeflerin, enerji talebindeki belirsizliklere karşı daha esnek ve uygulanabilir bir yol sunduğunu ifade etti. Çin’in 2060 yılına kadar karbon nötr olma hedefi doğrultusunda, bu yaklaşımın sağlam ve ölçülebilir bir planlama modeli sunduğu değerlendiriliyor. Araştırma kapsamında oluşturulan senaryolar, Çin’in farklı bölgelerinde güneş ve rüzgâr santrallerinin nerelere kurulabileceğine dair teknik ve ekonomik analizleri de içeriyor.
Çalışma yalnızca Çin için değil, enerji dönüşümünde güneş ve rüzgâr kaynaklarının rolünü artırmak isteyen diğer ülkeler için de yol gösterici bir kaynak olarak değerlendiriliyor. Araştırma ekibi, çalışmanın politika yapıcılara somut ve veri temelli bir karşılaştırma aracı sunduğunu belirterek, enerji geçişinde bilimsel yaklaşımın önemini vurguladı.
