Daha Fazla

    Almanya’nın tarımsal güneş enerjisi potansiyeli artıyor

    Fraunhofer Güneş Enerjisi Sistemleri Enstitüsü’nün (ISE) yayımladığı son rapora göre, Almanya’nın tarım arazileri yaklaşık 500 GW düzeyinde güneş enerjisi üretim potansiyeline sahip. Bu kapasite, ülkenin 2040 yılı için öngördüğü fotovoltaik kurulu güç hedefini 100 GW gibi ciddi bir farkla aşıyor. Güneş enerjisi ve tarımsal üretimin aynı alan üzerinde entegre bir biçimde yürütülmesini temel alan TarımGES sistemlerine yönelik bu değerlendirme, Almanya çapında yapılan ilk kapsamlı çalışma olma özelliğini taşıyor.

    Almanya’nın tarımsal güneş enerjisi potansiyeli arttı

    Araştırma, yalnızca teknik uygunluk kriterlerini değil; aynı zamanda hukuki, politik, ekonomik ve tarımsal koşulları da dikkate alarak potansiyel bölgeleri belirliyor. Örneğin, güneş panellerinin meyve ve çilek gibi kalıcı tarım ürünleriyle uyumluluğu da analiz edilen unsurlar arasında yer alıyor. Şebeke bağlantısının eksik olduğu alanlarda potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilememesi önemli bir sorun olarak öne çıkarken, özellikle Bavyera, Bremen ve Aşağı Saksonya bölgeleri en yüksek potansiyele sahip eyaletler olarak gösteriliyor.

    Almanya’nın tarımsal güneş enerjisi potansiyeli arttı
    Almanya’nın tarımsal güneş enerjisi potansiyeli arttı

    Bu yeni bulgular, 2024 yılında Forschungszentrum Jülich ve RWTH Aachen Üniversitesi tarafından yayımlanan ve TarımGES teknolojisinin yüzen güneş panelleri veya otopark üstü sistemlere kıyasla daha yüksek potansiyele sahip olduğunu ortaya koyan araştırmaları da destekliyor. Uzmanlar, bu yüksek kapasitenin Almanya’nın 2045 yılına kadar ulaşmayı planladığı 400 GW’lık güneş enerjisi hedefi doğrultusunda kritik bir katkı sunabileceğini belirtiyor.

    https://futureflow.life/kuresel-petrol-talebi-artisi-azalmaya-basladi/

    Tarım alanlarının, otoparkların ve su yüzeylerinin birlikte değerlendirilerek kullanılması ise güneş enerjisi yatırımlarının arazi üzerindeki baskısını azaltabilecek bir strateji olarak öne çıkıyor. Bu tür entegre kullanım modelleri sayesinde hem enerji üretimi hem de gıda üretimi sürdürülebilir biçimde desteklenebilirken, arazi kullanımıyla ilgili yaşanabilecek olası çatışmalar da en aza indirgenmiş oluyor.