Almanya’da gerçekleştirilen yeni bir araştırma, enerji dönüşüm sürecinde stratejik olarak yerleştirilen akıllı depolama sistemlerinin maliyetleri önemli ölçüde düşürebileceğini ortaya koydu. Leibniz Hannover Üniversitesi (LUH) ve Hameln Güneş Enerjisi Araştırma Enstitüsü’nün (ISFH) ortak çalışması, ülkenin yenilenebilir enerjiye geçişinde elektrik depolama çözümlerinin ne kadar kritik bir rol oynayabileceğini gözler önüne serdi.
Akıllı depolama sistemleri enerji dönüşümünü ucuzlatabilir
Araştırmada geliştirilen modele göre, fazla elektrik enerjisinin ya bataryalarda saklanması ya da elektroliz yöntemiyle hidrojene dönüştürülmesi enerji sisteminin hem verimliliğini artırıyor hem de dönüşüm maliyetlerini azaltıyor. Bu bağlamda, yeşil hidrojen yalnızca enerji şebekeleri için değil, sanayi gibi farklı sektörlerde de değerli bir kaynak olarak öne çıkıyor. Pil sistemleri ise özellikle güneş enerjisi gibi kısa süreli üretim dalgalanmalarının dengelenmesinde etkili bir araç olarak değerlendiriliyor.

Çalışmanın başyazarı Alexander Mahner, yenilenebilir kaynaklardan sağlanacak elektriğin 2050 yılına kadar yaklaşık %35’inin ya doğrudan depolanması ya da hidrojene dönüştürülmesi gerektiğini vurguluyor. Aksi durumda, Almanya’nın enerji dönüşüm sürecinin toplam maliyetinin 60 milyar avroya kadar ulaşabileceği uyarısında bulunuyor. Bu tespit, enerji dönüşümünün sadece teknik değil aynı zamanda ekonomik açıdan da planlı bir şekilde yönetilmesi gerektiğine işaret ediyor.
https://futureflow.life/hidrojen-temiz-enerji-yasasina-eklenebilir/
Modelleme sonuçlarına göre, rüzgâr enerjisinin daha yoğun olduğu kuzey bölgelerde elektrolizörlerin yoğunlaştırılması, buna karşılık güneş enerjisinin yüksek olduğu güney bölgelerde batarya depolama sistemlerinin yaygınlaştırılması öneriliyor. Bu coğrafi farklılıklar dikkate alınarak yapılacak stratejik planlamalar, enerji sisteminin hem teknik hem de ekonomik verimliliğini önemli ölçüde artırabilir.
Araştırmada ayrıca, gerekli altyapı yatırımlarının gecikmesi durumunda yalnızca ekonomik değil, çevresel zararların da ortaya çıkabileceği ifade ediliyor. Bu tür gecikmelerin Almanya’nın iklim hedeflerine ulaşma sürecini de sekteye uğratabileceği belirtiliyor. Bu bulgular, karar vericilere enerji politikalarını şekillendirirken dikkate almaları gereken somut ve stratejik veriler sunuyor. Enerji dönüşümünün başarısı için depolama sistemleri ve yeşil hidrojen altyapısının rastgele değil, planlı ve akıllıca hayata geçirilmesi gerektiği net bir şekilde ortaya konuluyor.