Ortadoğu, yenilenebilir enerji projelerine büyük yatırımlar yaparak 2030 yılına kadar 75 milyar doları aşan bir bütçeyle enerji dönüşümünü hızlandırıyor. Enerji Endüstrileri Konseyi tarafından yayınlanan yeni bir rapora göre, Ortadoğu bölgesi 2030 yılına kadar toplamda 75,63 milyar dolarlık yenilenebilir enerji projelerini tamamlamayı hedefliyor. Raporda, bölgedeki 116 yenilenebilir enerji projesinin takip edildiği ve bu projelerin güneş enerjisi, kara rüzgarı, hidroelektrik, hidrojen üretimi, karbon yakalama, kullanma ve depolama (CCUS), jeotermal enerji ile batarya ve enerji depolama sistemlerini kapsadığı belirtiliyor.
Yenilenebilir enerji yatırımları artıyor ancak petrol ve gaz hala ön planda
Her ne kadar temiz enerji yatırımları önemli bir artış gösterse de, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Ortadoğu’da enerji yatırımlarının yalnızca %20’sinin yenilenebilir enerjiye ayrıldığını tahmin ediyor. Bölgedeki enerji yatırımlarının büyük çoğunluğu hâlâ petrol ve doğal gaz sektörüne yönlendiriliyor. Bu durum, bölgede geleneksel enerji kaynaklarının önemini koruduğunu gösteriyor.
Yenilenebilir enerji alanındaki yatırımların artmasıyla birlikte, Ortadoğu’nun enerji üretiminde çeşitlenmeye gittiği görülüyor. Ancak, gaz rezervlerinin bol olması ve rekabetçi fiyatlarla hidrokarbon üretiminin devam etmesi, bu bölgenin küresel enerji pazarında önemli bir oyuncu olarak kalacağını işaret ediyor. Bu geçiş süreci, yenilenebilir enerji projelerine yatırım yaparken aynı zamanda geleneksel enerji altyapısını da güncelleme zorunluluğunu beraberinde getiriyor.
Fas, yenilenebilir enerji hedefleri doğrultusunda rüzgar enerjisine büyük önem veriyor. Ülkenin ilk deniz üstü rüzgar çiftliği, yenilenebilir enerji üretim kapasitesini artırma yönünde atılmış önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte, bölgede güneş enerjisi projeleri de hızla ilerliyor. Özellikle Rashid bin Mohamed Al-Maktoum Güneş Parkı’nın 5. fazı gibi büyük güneş projeleri, Ortadoğu’nun temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir kilometre taşı olarak görülüyor.
Ancak, rüzgar enerjisi alanında bazı zorluklar da devam ediyor. Ekipman maliyetlerindeki artış ve elektrik şebekesi kapasitesindeki kısıtlamalar, kara rüzgarı projelerinin gelişimini yavaşlatan etmenler arasında yer alıyor. Raporda, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’de 2023 yılının sonunda tamamlanan rüzgar kurulumlarının 306 MW kapasite eklediği belirtiliyor. Ancak tedarik zinciri gecikmeleri ve artan işçilik maliyetleri, projelerin daha fazla ilerlemesini engelliyor.
Ortadoğu’nun enerji dönüşümü yolunda yeşil hidrojen projeleri de dikkat çekiyor. Fas’ın yeşil hidrojen girişimi olan “L’Offre Maroc”, şu ana kadar 40 farklı proje başvurusu aldı. Bu başvurular, bölgedeki temiz enerji yatırımlarının artarak devam edeceğinin bir göstergesi. Enerji Endüstrileri Konseyi’nin (EIC) öngörülerine göre, yenilenebilir enerji projeleri enerji üretiminde giderek daha fazla yer almaya başlasa da, petrol ve gaz sektörü önümüzdeki yıllarda baskın kalmaya devam edecek.
EIC’nin Ortadoğu ve Afrika bölge direktörü Ryan McPherson, Ortadoğu’nun enerji dönüşümüne yönelik projelerin artış göstermesinin, bölgenin önümüzdeki yıllarda daha da önemli bir enerji oyuncusu olacağını vurguluyor. McPherson, EIC olarak bölgedeki enerji dönüşümünü desteklemek için veri, raporlar ve sektörel etkinliklerle bu sürece katkıda bulunduklarını ifade ediyor.
Ortadoğu, petrol ve doğalgaz sektöründeki baskın konumunu korurken, yenilenebilir enerji projelerine olan yatırımlarını artırarak enerji dönüşümünde dengeli bir yaklaşım benimsiyor. Yenilenebilir enerji alanındaki büyük projeler, bölgenin enerji altyapısının çeşitlenmesine ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçişine önemli katkılarda bulunuyor. Ancak, bölgenin hidrokarbon üretimindeki üstünlüğü, temiz enerjiye geçiş sürecinde karmaşık bir yolculuğun devam edeceğini gösteriyor.