İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa Birliği (AB), barış ve refah getiren bir yapı olarak güç kazandı. Ancak önümüzdeki yıllarda bu başarılar, ekonomik durgunluk ve küresel ve globalist güçler tarafından zorlanabilir. Eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin geçen hafta sunduğu rapora göre, AB’nin ekonomik durumu ve küresel arenadaki pozisyonu giderek tehlikeye girecek. Raporda AB’nin çalışma çağındaki nüfusunun azalması ve üretkenlik artışının yavaşlaması sonucunda, ekonomik büyümenin neredeyse durma noktasına geleceği ifade edilecek.
Avrupa ekonomik zayıflarsa küresel baskılar artabilir
AB’nin ekonomik durgunluğu, büyük güçlerin Avrupa üzerindeki baskısını artıracak. Rusya’nın askeri tehdit oluşturması ve ABD ile Çin’in ticari alanda AB’yi sıkıştırması, AB’nin küresel güçler arasında savunmasız kalmasına neden olacak. Özellikle Donald Trump’ın ABD başkanlık seçimlerini kazanması durumunda, AB’ye yönelik ticaret savaşları tehdidi artacak ve Avrupa, ABD ile Çin karşısında yalnız kalabilecek.
Mario Draghi’nin sunduğu çözüm planı, AB’nin savunma ve sanayi politikalarını güçlendirmeyi amaçlayacak. Plan kapsamında, AB’nin yıllık 800 milyar avro yatırım yaparak temiz enerji ve yüksek teknoloji alanlarında ABD ve Çin ile rekabet etmesi önerilecek. Bununla birlikte, AB’nin askeri kapasitesinin artırılması gerektiği de vurgulanacak. Ancak bu hedeflerin hayata geçirilmesi, AB üye devletlerinin oybirliği ile karar almasını gerektirdiği için zorlu bir süreç olacak.
AB’nin bu zorluklarla başa çıkması için Draghi, ekonomik politikaların daha entegre bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle Çin’in adil olmayan rekabet politikalarına karşı sanayi politikalarının uyumlu hale getirilmesi ve kritik ürün tedarik zincirlerinin güvence altına alınması gerektiğini belirtiyor. Ancak Almanya ve Fransa gibi büyük ülkelerin zayıf hükümetleri, bu reformların hayata geçmesini zorlaştıracak.