FutureFlow.Life

Yenilenebilir enerji taahhüdü ulusal planlara etki etmedi

Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi COP28’de 130’dan fazla ülkenin imza attığı, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 yılına kadar üç katına çıkarma taahhüdü, kağıt üzerinde büyük bir adım olarak görülse de, uygulamaya yansımada ciddi eksiklikler yaşanıyor. Ember’in yaptığı detaylı analiz, bu büyük hedefin çoğu ülkenin ulusal enerji planlarında yeterince yer bulmadığını ve somut eylemlere dönüşmediğini ortaya koyuyor. Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere sadece 22 ülkenin planlarını güncelleyerek toplam kapasite hedefinde yüzde 2’lik kısıtlı bir artış sağlayabilmesi, küresel ölçekte sürdürülebilir enerjiye geçişin ne kadar yavaş ilerlediğine işaret ediyor.

Yenilenebilir enerji taahhüdü ulusal planlara yansımadı

Dünyanın en büyük enerji üreticilerinden olan G20 ülkelerinin çoğunun sessiz kalması ise özellikle endişe verici. ABD ve Rusya’nın henüz net ulusal yenilenebilir enerji hedefleri açıklamamış olması, küresel hedeflere ulaşma çabalarını sekteye uğratabilir. Hindistan’ın 2030 hedefi umut verirken, Çin’in planlarının belirsizliği ise büyük bir bilinmezlik yaratıyor. Zamanın hızla daraldığı bu süreçte, ülkelerin hem hedeflerini güncellemeleri hem de bu hedeflere ulaşmak için somut ve uygulanabilir politikalar geliştirmeleri kritik önem taşıyor. Aksi takdirde, 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması hedefi büyük ihtimalle tutturulamayacak.

Ember Küresel Elektrik Analisti Katye Altieri’nin de belirttiği gibi, yenilenebilir enerji alanındaki büyüme umut verici olmakla birlikte, hedeflerle sahadaki uygulamalar arasında ciddi bir uyumsuzluk bulunuyor. Sadece hedef belirlemek yetmiyor; hükümetlerin kararlılıkla uygulamaya geçmesi gerekiyor.

https://futureflow.life/komurun-uretimdeki-payi-yuzde-33un-altina-inecek/

COP30 zirvesi öncesinde bu durumun acilen ele alınması, ülkeler arasında iş birliğinin güçlendirilmesi ve pratik adımların atılması, küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması adına kritik bir fırsat sunuyor. Yoksa taahhütler sadece sözde kalmakla kalmayacak, aynı zamanda küresel iklim krizinin etkilerini daha da şiddetlendirecek bir gecikmeye de yol açacak.

Exit mobile version