FutureFlow.Life

Yenilenebilir enerji kapasitesi artıyor

Yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel elektrik talebini karşılama kapasitesi 2024 itibarıyla yeni bir dönemin kapılarını araladı. Ember’in Küresel Elektrik Sektörü Üçüncü Çeyrek Raporu’na göre, güneş ve rüzgâr enerjisi bu yıl talepteki artışı tamamen karşılayarak düşük karbonlu üretimin payını yüzde 43’e yükseltti. Aynı dönemde fosil yakıtların payı ise yüzde 58,7’den yüzde 57,1’e gerileyerek küçülme eğilimine girdi.

Yenilenebilir enerji kapasitesi zirveye çıktı

Güneş enerjisi üretimi yılın ilk dokuz ayında yüzde 31 artarak 2024’teki toplam üretimi şimdiden geride bırakırken, rüzgâr enerjisi yüzde 7,6’lık büyüme kaydetti. Bu iki kaynağın sağladığı toplam 635 TWh’lik ek üretim, elektrik talebindeki artışın üzerinde bir karşılık sundu. Böylece güneş ve rüzgârın elektrik üretimindeki toplam payı yüzde 17,6 seviyesine ulaşmış oldu. Ember, bu gelişmenin fosil yakıtların uzun yıllardır süregelen büyüme trendini durdurduğunu vurguluyor.

Fosil yakıtlı üretimdeki düşüşün en belirgin olduğu ülkeler ise Çin ve Hindistan. Çin’de temiz enerji kaynakları talep artışını tamamen karşılayarak fosil üretimin yüzde 1,1 azalmasına neden oldu. Hindistan’da ise hem güneş ve rüzgâr kapasitesindeki hızlı genişleme hem de yılın ılıman geçmesi, fosil yakıt kullanımının yüzde 3,3 oranında gerilemesini sağladı. Bu iki büyük pazardaki düşüş, ABD ve Avrupa Birliği’ndeki sınırlı artışları dengeleyerek küresel enerji dönüşümünün hızlandığını gösteriyor.

Ember Kıdemli Enerji Analisti Nicolas Fulghum, küresel enerji sektörünün yapısal bir kırılma yaşadığını belirterek, fosil yakıtların artık büyüyen bir sektör olmaktan çıktığını ve kontrollü bir gerileme dönemine girildiğini ifade ediyor. Özellikle Çin’de artan talebin fosil yakıtlara ihtiyaç duyulmadan karşılanabilmesinin bu değişimin en güçlü göstergelerinden biri olduğunu vurguluyor.

Rapor, 2025’in temiz enerjinin küresel talebi yalnızca karşılamakla kalmayıp ilk kez aşabileceği bir yıl olabileceğini ortaya koyuyor. Bundan sonrasında ise asıl önemli nokta, güneş ve rüzgâr enerjisinin yaygınlaşma hızının fosil yakıtlı üretimin sabit kalmasına mı yoksa kalıcı bir düşüşe mi yol açacağı olacak. Enerji sektörünün geleceği, bu eğilimin ne kadar sürdürülebilir olduğuna bağlı görünüyor.

Exit mobile version