Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, iklim krizine karşı küresel ölçekte daha hızlı ve kararlı adımlar atılması gerektiğine dikkat çekerek, insanlığın yeni bir enerji çağının eşiğinde olduğunu vurguladı. BM Genel Kurulu’nun 80. oturumu çerçevesinde düzenlenen “İklim Eylemi Üst Düzey Özel Etkinliği”nde konuşan Guterres, yüzyıl sonuna kadar küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlamanın hâlâ mümkün olduğunu ancak bunun yalnızca temiz enerjiye dayalı, güçlü ve kararlı politikalarla hayata geçirilebileceğini ifade etti.
Yeni bir enerji çağının eşiğinde miyiz?
“Yeni bir enerji çağının şafağındayız. Bu fırsat anını yakalamalıyız” sözleriyle fosil yakıtların hakimiyetine karşı net bir duruş sergileyen Guterres, mevcut enerji sisteminin artık sürdürülemez olduğunu dile getirdi. Temiz enerjiye geçişin yalnızca bir çevre meselesi değil, aynı zamanda küresel ekonomik ve toplumsal dönüşümün de bir parçası olduğunu belirten Genel Sekreter, hükümetleri ve özel sektörü daha iddialı enerji dönüşüm planları hazırlamaya çağırdı.
Konuşmasında, özellikle metan gazı emisyonlarının önümüzdeki on yıl içinde ciddi şekilde azaltılması gerektiğini söyleyen Guterres, bu zararlı gazın kısa vadeli ısınma üzerindeki etkisine dikkat çekti. Ayrıca ormansızlaşmanın durdurulması, çelik ve çimento gibi yüksek karbon salımı yapan sektörlerde temiz teknolojilerin hızla benimsenmesi ve ağır taşımacılıkta dönüşümün hızlandırılması gerektiğini vurguladı.
https://futureflow.life/bu-afrika-ulkesi-yesil-enerji-yatirimlarini-artiriyor/
İklim krizinden en fazla zarar görenlerin, bu krizin oluşmasında en az sorumluluğu taşıyan gelişmekte olan ülkeler olduğunu hatırlatan Guterres, “İklim adaletinin” sağlanabilmesi için bu ülkelere yönelik uluslararası finansal desteğin artırılması gerektiğini söyledi. Mevcut fonlama sistemlerinin yetersiz kaldığını belirten Guterres, gelişmiş ülkelerin tarihsel sorumlulukları çerçevesinde daha fazla kaynak sağlamasının ahlaki bir zorunluluk olduğunun altını çizdi.
Genel Sekreter’in açıklamaları, iklim krizinin çözümü için yalnızca teknik çözümlerin değil, aynı zamanda küresel düzeyde eşitliği ve adaleti gözeten bir yaklaşımın da zorunlu olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Bu mesajlar, yeni enerji çağında yalnızca enerji üretim ve tüketim modellerinin değil, uluslararası dayanışmanın da yeniden tanımlanması gerektiğine işaret ediyor.