FutureFlow.Life

Türkiye’de sürdürülebilirliği doğrulanan tesisi sayısı: 6.156

Türkiye, Ulusal Sürdürülebilir Turizm Programının da dahil olmasıyla birlikte sürdürülebilir bir tatil için dünyanın en vazgeçilmez destinasyonlarından biri haline geldi. 30 Eylül itibarıyla Türkiye’de başta Antalya, İstanbul ve Muğla olmak üzere sürdürülebilirlik kapsamında 6.156 doğrulanmış/sertifikalı tesis bulunuyor. Sürdürülebilirlik sertifikasına sahip tesislerin sayısı hızla artarken, Türk turizminde çevresel açıdan tasarlanmış yapılar ve sürdürülebilir uygulamalardan faydalanarak karbon ayak izini azaltmaya yönelik genel çaba da artıyor. Ülke çapındaki bu girişim, yerel kültürleri ve ekonomileri desteklerken konuklara anlamlı ve unutulmaz bir konaklama olanağı sağlıyor.

Türkiye, Dünyada GSTC ile protokol imzalayan ilk ülke oldu

Türkiye, turizm sektöründe sürdürülebilir bir dönüşüm sağlamak amacıyla, seyahat ve turizmde küresel standartları belirleyen ve yöneten Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi (GSTC) ile geçen yıl ulusal bir program geliştirmek üzere anlaşma imzaladı. Üstelik Türkiye, bu anlaşmayı hükümet düzeyinde imzalayan ‘dünyadaki ilk ülke’ oldu. Türkiye, turizm sektörünü yeniden yapılandırmaya yönelik üç yıllık planına uygun olarak bir Ulusal Sürdürülebilir Turizm Programı da geliştirdi. Program aracılığıyla Türkiye, destinasyonları, tur operatörlerini ve konaklama tesislerini kapsayan tüm turizm politikalarına sürdürülebilirlik ilkelerini dahil edeceğini açıkladı.

Sürdürülebilir Turizm Programının ilk hedefi konaklama tesislerinin Sürdürülebilir Turizm Sertifikası almasını sağlamak. Bu sertifika dünya çapında kabul görmüş 42 kriterden oluşuyor. Bu süreçte konaklama tesisleri her yıl tekrarlanan sertifikasyon için bağımsız bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Etkin sürdürülebilirlik planlaması yoluyla doğrulama/sertifikasyon aynı zamanda tesislerin sürdürülebilirlik çabalarını sürekli olarak geliştirmelerine de olanak tanıyor. Artan bu farkındalıkla birlikte Türkiye’de sürdürülebilirlik onaylı tesislerin sayısı her geçen gün artıyor.

Türkiye Ulusal Sürdürülebilir Turizm Programına göre, tüm tesislerin 2030 yılına kadar “Sürdürülebilir Turizm Sertifikası”na sahip olması gerekiyor. Sertifikasyonun aynı zamanda tesislerin sürdürülebilirlik çabalarını sürekli olarak geliştirmelerine de imkan tanıyan bir yapıya sahip olduğu biliniyor

Türkiye, çevresel faktörleri dikkate alarak misafir ağırlıyor

Türkiye’nin Ulusal Sürdürülebilir Turizm Programı, kültürel mirasları, biyoçeşitliliği, ekosistemleri ve doğal güzellikleri korurken yerel halkın sosyal ve ekonomik faydalarını en üst düzeye çıkarmayı hedefliyor. Ayrıca program, kirliliğin azaltılmasını ve kaynak tasarrufu sağlanmasını, turizmin her açıdan çevre dostu olmasını sağlamayı hedefliyor. Program aracılığıyla sürdürülebilirlik sertifikası kazanan konaklama tesisleri, misafirlerine dünya standartlarında sürdürülebilir bir konaklama deneyimi yaşatmanın yanı sıra çevrenin korunmasına da katkıda bulunuyor. Çevre dostu uygulamalarla ziyaretçi deneyimini geliştiren tesisler aynı zamanda yerel topluluğa da fayda sağlıyor.

Türkiye’de konaklama tesislerinin değerlendirmesi “Sürdürülebilir Yönetim”, “Kültürel Etkiler”, “Sosyo-Ekonomik Etkiler” ve “Çevresel Etkiler” olmak üzere dört ana kategoride yapılıyor. 

Tesisin sürdürülebilirlik sertifikası alma yolundaki ilk adımı, etkin bir sürdürülebilir yönetim sergilemek olarak biliniyor. Sertifikasyon için sürdürülebilirlik politikaları ve planların geliştirilmesi, doğru tanıtımların oluşturulması ve performansın düzenli raporlama yoluyla paydaşlara iletilmesi de dahil olmak üzere çok sayıda adım gerektiriyor. Ayrıca sürdürülebilirlik ile ilgili eğitimlerin düzenlenmesi için tesislere ihtiyaç duyuluyor. 

Konaklama tesisleri kültürel ve sosyoekonomik etkileri açısından değerlendiriliyor. Konaklama tesislerinin kültürel mirasları koruması bekleniyor. Yerel istihdamın ve yerel satın almanın teşvik edilmesi, yerel girişimcilerin desteklenmesi gibi uygulamalarla misafirlerin yerel kültürle etkileşime girmesine olanak sağlamak, bölge ekonomisini desteklemek ve refaha katkıda bulunmak oldukça önemli bir durum olarak nitelendiriliyor.

Her tesisin, yerel ve adil ticaret tedarikçilerine öncelik verilmesi, su ve enerji tüketiminin en aza indirilmesi, katı atık yönetimi, geri dönüşüm uygulamalarının hayata geçirilmesi ve biyolojik çeşitlilik, peyzaj koruma önlemlerinin uygulanması gibi çeşitli gereksinimleri karşılaması bekleniyor.

İlginizi çekebilir: IMF, sürdürülebilirlik için Fas’a 1,3 milyon dolar bütçe veriyor

Exit mobile version