FutureFlow.Life

Soğutma emisyonları azaltılabilir

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) yeni yayımladığı Küresel Soğutma Raporu 2025 (Global Cooling Watch 2025), küresel ısınmanın tetiklediği soğutma ihtiyacındaki hızlı artışa ve bu artışın enerji sistemi üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor. Rapora göre, mevcut eğilimler değişmezse 2050 yılına kadar soğutma kaynaklı sera gazı emisyonları 7,2 milyar ton karbondioksit eşdeğerine yükselecek. 2022’de bu miktar 4,1 milyar ton seviyesindeydi; bunun üçte biri soğutucu gaz sızıntılarından, geri kalanı ise enerji tüketiminden kaynaklanıyordu.

Soğutma emisyonları daha da azalabilir

UNEP’in verilerine göre, artan sıcaklıklar, kentleşme ve gelir düzeylerindeki yükseliş, soğutma cihazlarının sayısının önümüzdeki 25 yılda üç katına çıkmasına yol açabilir. Bu da enerji talebinde keskin bir artışa, dolayısıyla karbon emisyonlarında ciddi bir yükselişe neden olacak. Ancak rapor, bu gidişatı tersine çevirebilecek sürdürülebilir bir yol haritası da sunuyor.

Kuruluşun “Sürdürülebilir Soğutma Yolu” olarak adlandırdığı strateji, 2050 yılına kadar küresel soğutma ekipmanı ihtiyacının yüzde 40 oranında azaltılabileceğini ve emisyonlarda 2,6 milyar tonluk bir kesinti sağlanabileceğini ortaya koyuyor. Bu yaklaşım; şehirlerde pasif soğutma çözümlerinin yaygınlaştırılmasını, enerji verimli sistemlerin tercih edilmesini ve yüksek emisyonlu soğutucu gazların aşamalı olarak kullanım dışı bırakılmasını hedefliyor. Böylece enerji tüketimi azalırken, şehirler aşırı sıcak hava dalgalarına karşı daha dirençli hale gelebilecek.

UNEP İcra Direktörü Inger Andersen, şehirlerdeki “ısı adası” etkisinin artık ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Andersen, kent sıcaklıklarının çevre bölgelerden 10 dereceye kadar daha yüksek olabildiğini belirterek, “Sokakta yürürken hissettiğimiz o beton fırın etkisi, artık gerçek anlamda bir şehir fırınına dönüşüyor” dedi. Andersen’e göre, 2050 yılına kadar tehlikeli sıcaklıklara maruz kalan yoksul şehir nüfusu yüzde 700 artabilir. Bu nedenle, soğutmaya erişim su, enerji ve hijyen kadar temel bir insan ihtiyacı olarak görülmeli.

Andersen, yalnızca klima kullanımına dayalı bir soğutma anlayışının sorunu büyüteceğini de vurguladı: “Eğer sadece klimaya yönelirsek, hem sera gazı salımlarını artırırız hem de enerji maliyetlerini yükseltiriz. Bunun yerine akıllı bina tasarımları, doğal hava akışını destekleyen mimari çözümler ve enerji verimliliği odaklı şehir planlamasıyla karbon ayak izimizi azaltabiliriz.”

Singapur İklim Eylemi Elçisi Ravi Menon da, Asya’da yaklaşık bir milyar insanın aşırı sıcaklardan doğrudan etkilenebileceğini belirterek, artan soğutma talebinin enerji şebekeleri üzerinde ciddi baskı yarattığını söyledi. Brezilya Çevre ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Adalberto Maluf ise, şehirlerin sıcaklık artışına karşı dayanıklılığının artırılmasının artık bir “acil öncelik” haline geldiğini ifade etti.

UNEP’in raporu, sürdürülebilir soğutma teknolojilerinin ve şehir planlamasının yalnızca iklim hedefleri açısından değil, aynı zamanda halk sağlığı ve ekonomik istikrar bakımından da hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Exit mobile version