Londra merkezli Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (NNWI) raporuna göre, küçük modüler reaktörler (SMR) dünya genelindeki nükleer güç sahasında Rus ve Çin tasarımlarıyla liderlik mücadelesi veriyor. Ancak, sektördeki genel ilerleme, jeopolitik ve düzenleyici parçalanma nedeniyle sınırlı kaldı.
NNWI, son 10-15 yılda SMR konseptine olan ilginin artmasına rağmen, sektörde genel ilerlemenin mütevazı olduğunu vurguladı. Bu dönemde, Rusya’nın Çukotka’da konuşlandırdığı Akademik Lomonosov yüzer nükleer santralinin hala ticari faaliyet gösteren tek tesis olduğunu belirtti. Öte yandan, NuScale’in Utah’taki pilot projesinin iptali, SMR satıcılarının karşılaştığı zorlukları gösteriyor.
NNWI raporu, düşünce kuruluşunun öngördüğü 25 SMR projesinin, dış iş ve teknolojik performans faktörlerine göre analiz edildiğini belirtiyor. Bu projelerin, 2030 civarında ilk dalgasının piyasaya sürülmesi bekleniyor.
SMR projeleri, düşük karbonlu enerji talebini karşılamak için yarışıyor
Raporda, SMR’lerin konuşlandırılmasının büyük reaktörlerdeki maliyet azaltma çabaları ve düşük karbonlu enerji çözümleriyle rekabetçi bir ortamda gerçekleştiğine vurgu yapılıyor. Bu durum, özellikle Rus RITM-200, Çin Linglong One (ACP100), NuScale’in VOYGR ve GE-Hitachi’nin BWRX-300 gibi tasarımların öne çıktığı belirtiliyor.
Rapora göre, OECD ülkeleri, Rusya ve Çin ile rekabet edebilmek için SMR programlarına eşdeğer destek vermeyi düşünmelidir. Bu desteğin, arz tarafındaki güçlendiricilerle beraber sağlam talep tarafını artırması bekleniyor.
NNWI’nin raporu, dünya genelinde yüzden fazla SMR tasarımının geliştirme aşamalarında olduğunu, ancak bunların yarısından fazlasının iptal edildiği, rafa kaldırıldığı veya beklemeye alındığını belirtiyor. Ancak, Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, 70’e kadar tasarımın geliştirilmekte olduğunu tahmin ediyor.
Raporda dört lider tasarım öne çıkıyor ve Rus RITM reaktör ailesinin, devlet desteği ve entegre bir iş modeliyle küresel SMR pazarında öncü olması bekleniyor. Çin ACP100, NuScale’in VOYGR ve Amerikan XE-100 gibi tasarımların da önemli pazar payına sahip olması bekleniyor.
Bu raporlar, nükleer güç sahasında SMR’lerin yükselişi ve gelecekteki potansiyelini vurguluyor. Bu teknolojilerin, düşük karbonlu enerji talebinde ve enerji güvenliğinde önemli bir rol oynayabileceği öngörülüyor.
İlginizi çekebilir: Japonya depremi nükleer tesisleri nasıl etkiledi?