Capgemini Araştırma Enstitüsü’nün yayımladığı “Dengede Bir Dünya 2025” raporu, küresel belirsizlik ortamına rağmen şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerinden vazgeçmediğini ortaya koyuyor. Kuruluşların büyük bir çoğunluğu çevresel sürdürülebilirliği, uzun vadeli rekabet avantajı, yenilikçilik ve kurumsal dayanıklılığın temel bir parçası olarak görüyor. Ancak rapor, bu stratejik bağlılığa rağmen gerçek iklim eylemlerinde ciddi bir eksiklik olduğunu vurguluyor. Sürdürülebilirlik konusunda niyetle eylem arasında belirgin bir fark bulunuyor.
Şirketlerin yeşil enerji aktiviteleri yetersiz
Kuruluşların büyük bölümü çevresel sürdürülebilirliğe yatırım yapma planlarını artırmış durumda. Ancak yatırımlar artsa da, somut ve finanse edilmiş geçiş planlarına sahip şirket oranı oldukça düşük. Sadece yüzde 21’i ara hedefler ve bütçelendirilmiş stratejik planlar içeren kapsamlı bir yol haritasına sahip. İçsel engeller arasında bütçe yetersizlikleri, veri toplama ve ölçüm eksiklikleri ile kurum içi operasyonel kopukluklar öne çıkarken; dışsal etkenler olarak jeopolitik belirsizlikler ve ekonomik dalgalanmalar yatırımları yavaşlatan başlıca faktörler arasında yer alıyor.
İklim krizinin etkileri ise iş dünyasını doğrudan sarsmaya devam ediyor. Rapora göre, yöneticilerin büyük bir bölümü iklim değişikliği nedeniyle tedarik zincirlerinde bozulma, hammadde kıtlığı ve finansal risklerde artış yaşadığını belirtiyor. Her ne kadar şirketlerin çoğu iklim adaptasyonuna öncelik verdiğini söylese de, yalnızca sınırlı bir kesimi bu doğrultuda somut adımlar atıyor. Yenilenen altyapı, riskli bölgelerden üretimin taşınması veya ürünlerin yeniden tasarımı gibi adımların oranı oldukça düşük kalıyor.
https://futureflow.life/gunes-enerjili-arac-kamerasi-gelistirildi/
Raporda yapay zekânın da sürdürülebilirlik stratejilerinde giderek daha fazla rol oynadığına dikkat çekiliyor. Şirketlerin çoğu yapay zekâyı çevresel hedeflerini desteklemek için kullansa da, bu teknolojinin kendi karbon ayak izine dair farkındalık da artmış durumda. Yönetim kurullarında yapay zekânın çevresel etkisi gündeme gelirken, bu etkiyi azaltmak için somut önlem alan şirket sayısı henüz yetersiz.
Tüm bu gelişmelerin ortasında tüketici güveninde gözle görülür bir gerileme yaşanıyor. Artan bir kesim, şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki açıklamalarına şüpheyle yaklaşıyor ve “yeşil aklama” yapıldığını düşünüyor. Sürdürülebilir ürünlerin yüksek fiyatları ve bilgi eksikliği, tüketicilerin bu ürünleri benimsemesini zorlaştırıyor. Bu durum, şirketlerin daha şeffaf, veriye dayalı ve erişilebilir sürdürülebilirlik iletişimi yapmaları gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
Genel olarak, rapor sürdürülebilirlik konusunda farkındalık ve stratejik niyetin yüksek olduğunu, ancak bunun hâlâ yeterince somut adımlarla desteklenmediğini gösteriyor. Şirketlerin gerçek bir etki yaratabilmesi için hem içsel kapasitelerini güçlendirmeleri hem de uzun vadeli, kaynak ayrılmış planlar çerçevesinde hareket etmeleri gerektiği vurgulanıyor.