FutureFlow.Life

Madencilik sektörü enerji dönüşümüne nasıl ayak uyduruyor?

Madencilik yatırımlarına odaklanan konferanslar, genellikle hangi emtiaların öne çıkacağı konusunda ipuçları verir. Geçmişte lityum, altın ve bakır gibi metaller bu toplantıların ilgi odağı olmuştu. Ancak bu yıl Singapur’da düzenlenen 121 Madencilik ve Enerji Yatırım Konferansı’nda belirgin bir yön yoktu. Yatırımcılar ve madenciler, enerji dönüşümünün önemli olduğunun farkında, ancak hangi projelere yatırım yapmanın en kârlı sonuçları doğuracağı konusunda net bir fikir birliği sağlanamadı.

Enerji dönüşümünün yatırım alanları belirsiz

Konferansta genel olarak enerji dönüşümünün gerçekleştiği kabul edildi. Fakat bu dönüşüm, Asya’nın büyüklüğü ve ekonomik gücü nedeniyle bölgeler arasında farklı hızlarda ve biçimlerde gelişiyor. Ancak yatırımcılar için önemli olan, bu dönüşümden kâr elde etmenin hangi yollarla mümkün olacağıdır. Yatırım yapmak isteyenler için enerji projelerine nasıl yatırım yapılacağı, madenciler için ise bu projeleri nasıl geliştirecekleri büyük bir soru işareti oluşturuyor.

Son yıllarda gözden düşen lityum yeniden gündeme gelen metallerden biri oldu. 2022 sonunda rekor seviyelere çıkan fiyatlar, arz fazlası nedeniyle yüzde 88 oranında düşüş yaşadı. Ancak uzmanlar, elektrikli ağır araçların kullanımının artması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının depolama çözümlerine olan talebin artmasıyla birlikte lityum talebinin tekrar yükseleceğini öngörüyor.

Madencilik projeleri genellikle yıllar süren bir geliştirme sürecine ihtiyaç duyar ve yeni bir lityum üretim projesi başlatmak, 2030 civarında sonuç verebilir. O zamana kadar artan talebin, elektrikli araç satışlarındaki durgunluğa rağmen lityum piyasasını yeniden canlandırması bekleniyor.

Kömür, özellikle çevre sorunlarıyla ilişkilendirilen bir emtia olsa da, konferansta cüruf kömürü olarak bilinen ve çelik üretiminde kullanılan yüksek kaliteli kömür de ilgi çekti. Hindistan’ın büyük çaplı altyapı projeleri ve çelik üretimindeki artış, bu kömüre olan talebi artırabilir. Çelik üretimi yeşil hidrojen ve elektrik ark ocaklarıyla karbonsuzlaştırılabilirken, bu teknolojilerin geniş çapta kullanılması birkaç on yılı bulabilir. Bu süreçte Hindistan ve Çin, geleneksel çelik üretim yöntemlerini kullanmaya devam edecek gibi görünüyor.

Çin’in metal işleme sektöründeki hakimiyeti nedeniyle Batı ülkeleri, tedarik zincirlerini çeşitlendirme çabası içinde. Bu durum, ABD’nin Enflasyon Azaltma Yasası gibi yeni düzenlemelerden yararlanmak isteyen madenciler için fırsatlar sunuyor. Ancak bu fırsatları değerlendirmek, bürokratik süreçleri aşmayı ve Çin’in ölçek ekonomisine karşı rekabet etmeyi gerektiriyor. Örneğin, Avustralya’da bir lityum işleme tesisi kurmanın maliyeti, Çin’deki bir tesise göre sekiz kat daha fazla olabilir.

Yatırımcılar ve madenciler için en büyük zorluklardan biri de sermayeye erişim. Çin’den gelen finansman politik olarak kabul görmeyebileceği için, birçok küçük proje fon bulmakta zorlanıyor. Bu durum, Glencore ve Trafigura gibi küresel ticaret evlerinin devreye girmesiyle çözülebiliyor.

Exit mobile version