Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayımladığı Enerji Verimliliği 2025 raporu, hükümetlerin enerji güvenliğini ve ekonomik rekabet gücünü artırmayı amaçlayan politikalarının, enerji maliyetlerini ve karbon salımlarını azaltma yolunda küresel ölçekte önemli bir ivme yarattığını ortaya koyuyor. Rapora göre, küresel birincil enerji yoğunluğunun bu yıl yüzde 1,8 oranında iyileşmesi bekleniyor. Bu oran, 2024’te kaydedilen yüzde 1’lik ilerlemenin üzerinde bir performansa işaret ederken, özellikle Hindistan ve Çin gibi büyük ekonomilerin 2019’dan bu yana ortalamalarının üzerinde verimlilik artışı kaydettiği belirtiliyor.
Küresel enerji verimliliğinde artış yaşanıyor
Enerji verimliliği artışının son yıllarda yavaş bir seyir izlediği hatırlatılıyor; 2019’dan beri yıllık ortalama yüzde 1,3’lük bir iyileşme görülürken, bu oran 2010-2019 döneminde yaklaşık yüzde 2 seviyesindeydi. IEA İcra Direktörü Fatih Birol, 2025’e yönelik verilerin umut verici olduğunu dile getirerek, bazı gelişmekte olan ekonomilerdeki olumlu işaretlerin cesaret verdiğini söyledi. Ancak Birol, verimliliğin sağladığı faydalardan daha geniş kesimlerin yararlanabilmesi için hükümetlerin daha fazla çaba göstermesi gerektiğini vurguladı. Ona göre enerji verimliliği, enerji güvenliğinden düşük emisyonlara, ekonomik rekabet gücünden daha uygun enerji faturalarına kadar pek çok alanda insanların yaşamlarını doğrudan iyileştirme potansiyeline sahip.
Bununla birlikte rapor, mevcut iyileşme oranının hâlâ yetersiz kaldığını ve 2023’te Dubai’de yapılan COP28’de 200’e yakın ülkenin 2030’a kadar yıllık enerji verimliliği artışını yüzde 4’e çıkarma hedefinin oldukça gerisinde olduğuna dikkat çekiyor. IEA’nın değerlendirmeleri, özellikle sanayi sektöründe enerji yoğunluğundaki ilerlemenin ciddi şekilde yavaşladığını ortaya koyuyor. 2019’dan bu yana küresel nihai enerji talebi artışının yaklaşık üçte ikisi sanayiden kaynaklanırken, bu alanın verimlilik anlamında geri kaldığı belirtiliyor.
Raporda ayrıca politikaların, teknolojik gelişmelerle aynı hızda ilerlemediği vurgulanıyor. Özellikle klima gibi yaygın kullanılan cihazlarda büyük tasarruf potansiyellerinin değerlendirilemediği belirtiliyor. Dünya genelinde satılan klimaların çoğunun mevcut en verimli modellerin gerisinde kalması, tüketicilere ek maliyet olarak yansıyor ve enerji tasarrufunun önünde önemli bir engel oluşturuyor.
Hükümetlerin enerji verimliliği artışını hızlandırmak için iki temel yaklaşımı benimseyebileceği ifade ediliyor: Mevcut politikaların kapsamını genişletmek ve politika boşluklarını kapatmak. Pek çok ülkenin politikalarının teknolojik ilerlemelere uyum sağlayacak şekilde güncellenmediği, ayrıca yeni binalar için enerji verimliliği standartlarının hâlâ dünya ülkelerinin yaklaşık yarısında bulunmadığı belirtiliyor. Bu boşlukların giderilmesi, enerji kullanımının yüksek olduğu sektörlerde daha hızlı ve etkili bir dönüşümün önünü açabilir.
