Küresel elektrikli araç (EV) satışları, 2024 yılında 17,1 milyon adede ulaşarak yeni bir rekor kırdı. Bu artış, sürdürülebilir ulaşım ve çevresel kaygılarla elektrikli araçlara olan talebin hızla arttığını gösteriyor. Özellikle Çin, Avrupa ve ABD gibi büyük pazarlar, bu büyümenin temel itici güçleri arasında yer aldı. Elektrikli araçların benimsenmesindeki hız, dünya genelinde karbon emisyonlarını azaltma çabalarını desteklerken, otomotiv sektöründe de köklü bir dönüşüme işaret ediyor.
2025’te küresel elektrikli araç satışları 17,1 milyon adede geldi
Çin, dünya genelindeki toplam elektrikli araç satışlarının yaklaşık %60’ını gerçekleştirerek liderliğini korudu. Çin hükümeti, bu başarıyı elektrikli araçlara yönelik sübvansiyonlar ve şarj altyapısının genişletilmesiyle destekledi. Avrupa’da ise satışlar, %20’lik bir büyüme oranıyla dikkat çekti. Özellikle Almanya, Norveç ve Fransa, elektrikli araçlara geçişte öncü ülkeler arasında yer aldı. ABD pazarında Tesla, Ford ve General Motors gibi markalar elektrikli araç segmentindeki hakimiyetlerini sürdürdü. Aynı zamanda, gelişmekte olan ülkelerde de elektrikli araçlara olan ilgi artış gösterdi, ancak bu bölgelerde altyapı eksiklikleri ve yüksek maliyetler satışları sınırladı.
Sektör uzmanları, elektrikli araçlara olan talebin artmasında fiyatların düşmesi, batarya teknolojilerindeki gelişmeler ve hükümetlerin karbon nötr hedeflerinin etkili olduğunu belirtiyor. Örneğin, hızlı şarj teknolojilerinin yaygınlaşması, tüketicilerin menzil kaygısını büyük ölçüde azalttı. Ayrıca, birçok otomobil üreticisi 2030 yılına kadar tamamen elektrikli modellere geçiş planlarını açıkladı. Bunun yanında, ikinci el elektrikli araç piyasası da hızla büyüyerek farklı bütçe gruplarından tüketicilere hitap etmeye başladı.
Sonuç olarak, 2024 yılı, elektrikli araçların küresel ulaşımda ana akım hale geldiği bir dönüm noktası oldu. Örneğin, Çin’de şehir içi toplu taşıma filolarının elektrikli otobüslerle yenilenmesi, karbon emisyonlarını azaltmada büyük ilerleme sağladı. Avrupa’da ise hızlı şarj istasyonlarının otoyollar boyunca yaygınlaşması, uzun mesafeli yolculukları kolaylaştırdı. Bu gelişmeler, elektrikli araçların sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik faydalar sunduğunu da kanıtlıyor.