FutureFlow.Life

Kritik mineraller enerji güvenliğini etkileyebilir

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, küresel enerji güvenliğine ilişkin yaptığı son değerlendirmede, risklerin artık fosil yakıtlardan çok kritik minerallerde yoğunlaştığını belirterek önemli uyarılarda bulundu. AA muhabiri Nuran Erkul’un sorularını yanıtlayan Birol, enerji güvenliğinin temel ilkesinin çeşitlendirme olduğunu vurgularken, bugün en büyük kırılganlığın kritik minerallerde ortaya çıktığını ifade etti.

Kritik mineraller enerji güvenliğinde dengeleri değiştirecek

Birol, 1970’lerdeki petrol krizlerini hatırlatan yeni bir “kritik mineraller krizi” olasılığının giderek güçlendiğini söyleyerek, bu minerallerin yalnızca enerji dönüşümünde değil, yapay zekâ, savunma sanayii, otomotiv ve diğer stratejik sektörlerde de vazgeçilmez bir rol üstlendiğini belirtti. Tedarik zincirinde yaşanacak bir aksamanın küresel ekonomiyi ciddi şekilde sarsabileceğini dile getirdi.

Kritik minerallerdeki en belirgin yoğunlaşmanın nadir toprak elementlerinde görüldüğünü aktaran Birol, küresel rafinaj kapasitesinin yüzde 91’inin Çin’de bulunduğunu hatırlattı. ABD, Avrupa, Hindistan, Malezya, Avustralya ve Kanada’nın çeşitlendirme hedefiyle yeni yatırımlara yöneldiğini, ancak tüm projeler sorunsuz hayata geçirilse bile Çin’in payının yalnızca yüzde 75’e düşebileceğini söyledi. Birol’a göre Pekin bu alanda hâlâ çok güçlü bir konumda olacak. Nitekim Çin’in yıl içinde uyguladığı kısa süreli nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamasının bile otomotiv sektöründe büyük bir paniğe yol açması, bu gücün önemli bir jeoekonomik koz olduğunun göstergesi.

IEA’nın yeni Dünya Enerji Görünümü raporu da benzer bir tablo çiziyor. Enerji sektöründe kullanılan 20 stratejik kritik mineralin 19’unda rafinaj süreçlerinde Çin’in belirleyici olduğu görülüyor. Kasım 2025 itibarıyla bu minerallerin büyük kısmı ihracat kontrollerine tabi tutulmuş durumda. Yapay zekâ ve veri merkezlerindeki hızlı büyümenin yalnızca elektrik talebini değil, aynı zamanda bu kritik minerallere duyulan ihtiyacı da artıracağı öngörülüyor. Örneğin, çip üretiminin temel girdilerinden yüksek saflıkta silisyumun yüzde 95’i Çin’de rafine edilirken, veri merkezlerinde kullanılan güç sistemleri için vazgeçilmez olan bakırda da yüzde 44 ile dünya liderliği yine Çin’e ait.

Birol, mevcut risklerin büyümesi karşısında ülkelerin kritik mineral tedarikinde kaynakları ve ticaret yollarını hızla çeşitlendirmesi gerektiğini vurgulayarak, enerji güvenliğinin geleceğinin artık yalnızca petrol ve doğal gaz erişimiyle değil, aynı zamanda kritik minerallerde istikrarlı ve güvenli bir tedarik zinciri oluşturmakla mümkün olacağını belirtti. Bu alandaki yatırımların ve yeni projelerin gecikmeden hızlandırılması gerektiğini ifade etti.

Exit mobile version