FutureFlow.Life

Kömür devri bitti: Rüzgar enerjisi geliyor!

Yenilenebilir enerji kaynaklarına olan global yatırım artarken rüzgar enerjisi sektörü de bu değişimin ön saflarında yer alıyor. Türkiye’de düzenli olarak elektrik sektörü verilerini analiz ederek kamuoyuyla paylaşan düşünce kuruluşu EMBER‘e göre fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılması ve iklim değişikliğiyle mücadele çabalarının hız kazanmasıyla birlikte rüzgar enerjisi temiz ve sürdürülebilir bir alternatif olarak giderek daha fazla tercih ediliyor.

Son yıllarda yapılan teknolojik gelişmeler sayesinde rüzgar türbinlerinin verimliliği artarken maliyetleri de önemli ölçüde düştü. Bu durum rüzgar enerjisini geleneksel enerji kaynaklarıyla rekabet edebilir hale getirdi ve birçok ülkenin enerji politikalarında köklü değişikliklere yol açtı. Özellikle kıyı şeridi uzun olan ve rüzgar potansiyeli yüksek olan ülkeler rüzgar enerjisi yatırımlarını hızla artırıyor.

Rüzgar enerjisinin sağladığı avantajlar sadece çevresel değil aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutlara da sahip. Rüzgar enerjisi santralleri kurulum aşamasında ve sonrasında istihdam yaratma potansiyeliyle de dikkat çekiyor. Bakım ve onarım gibi süreçler yerel iş gücüne olan talebi artırarak bölgesel kalkınmaya katkı sağlıyor.

Uzmanlar da rüzgar enerjisinin gelecekte enerji sektöründe daha da önemli bir rol oynayacağını öngörüyor. Enerji depolama teknolojilerindeki gelişmeler rüzgar enerjisinin kesintisiz ve güvenilir bir şekilde kullanılmasını sağlayarak enerji arz güvenliğine de katkı sağlayacak.

Kömür gibi fosil yakıtların yol açtığı çevresel sorunlar ve iklim değişikliği tehdidi karşısında, rüzgar enerjisi gibi temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş kaçınılmaz hale geliyor. Rüzgar enerjisi de geleceğin enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir rol oynayacak ve daha temiz, daha yeşil bir dünya için umut vadediyor.

En çok arıza kaynaklı üretim kaybı yaşayan 10 santralin 9’u yerli kömür santrali

Çalışmada aynı zamanda, kömüre dayalı santrallerde yaşanan arızaların yıllık ortalama 22 TWh üretim kaybına yol açtığı belirlendi. Diğer bir ifadeyle, kömürde arıza kaynaklı üretim kaybı toplam üretimin beşte birinden yüksek değere ulaştı. Yerli kömür santrallerinde arıza kaynaklı kayıplar, gerçekleşen üretimin yüzde 31’ine eşitken ithal kömürde bu oran yüzde 13 olarak gerçekleşti.

Üretimlerine oranla en fazla arıza kaynaklı üretim kaybı yaşayan on kömürlü termik santralin dokuzunu yerli kömür santralleri oluşturdu. Yerli kömür santralleri, her bir TWh elektrik üretimi için 1.500 saat arıza süresi yaşarken, bu değer ithal kömürlü santrallere göre beş kat daha yüksek gerçekleşti.

Türkiye emisyonlarının 5’te 1’i kömürden elektrik üretimi kaynaklı

Kömürden elektrik üretimi son on yılda iki katına ulaşırken 2023 yılında 118 TWh’lik kömürden elektrik üretimi Türkiye’nin en yüksek üretimi olarak kayıtlara geçti. Artan üretim sonucunda kömüre dayalı termik santraller 2023 yılında 111 milyon ton karbon emisyonuna neden oldu. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’nin emisyonlarının beşte biri yalnızca kömüre dayalı termik santrallerden kaynaklandı. Kömüre dayalı santrallerden kaynaklanan emisyonun yıllık artış hızı 2012-2023 yılları arasında yüzde 6,2 oldu.

2023 yılı içerisinde linyit yakıtlı santrallerde 1 MWh elektrik üretimi için ortalama 1.700 kg kömür tüketilirken ısıl değeri yerli kömüre göre yüksek olan ithal kömür yakıtlı santrallerde 1 MWh elektrik üretimi için 350 kg kömür kullanıldı. Isıl değerin yanı sıra, Avrupa Birliği’nde bulunan kömürlü termik santrallerin verimliliklerinin görece yüksek olması aynı miktarda elektrik üretimi için Türkiye’nin yüzde 50 daha fazla kömür tüketmesine yol açtı.

EMBER Bölge Lideri Ufuk Alparslan şunları söyledi: 

“Düşük kaliteli kömür yakan yaşlı santraller ülkemizin enerji arz güvenliğine tehdit oluşturuyor. Atıl kapasite olarak sistemde yer alan santrallere güvenerek yapılacak planlar elektrik talebini karşılamada zorluk yaşamamıza ve elektrik kesintilerine neden olabilir. Türkiye’nin elektrik tüketimi yaz aylarında zirve yaptığı için özellikle güneş enerjisi artan sıcaklıklarla birlikte yükselen puant talebi karşılamada kritik bir öneme sahip. Kömür santrallerimizin en kötü performansa sahip olandan başlanarak temiz enerji kaynakları ile ikame edileceği bir plan oluşturmamız gerekiyor.”

Exit mobile version