Wood Mackenzie tarafından hazırlanan rapora göre Hindistan, 2025 yılına kadar en büyük ikinci güneş modülü üreticisi olmak istiyor. Güneydoğu Asya’yı geride bırakarak ikinci sırada yer almak isteyen Hindistan, büyük ölçüde ABD’nin taleplerini karşılamayı düşünüyor. Hindistan’ın bu isteği, Çin’in 2024’ten itibaren güneş modülü tedarik zinciri için küresel kapasitenin yüzde 80’den fazlasına sahip olduğu bir döneme denk geliyor.
Hindistan güneş modülü ihracatını ABD’ye yapacak
Wood Mackenzie’nin sunduğu rapor, Hindistan’ın kârlı ABD pazarına güneş modülü ihracatını artırmayı planlasa bile, birtakım sorunlarla savaştığını ortaya koyuyor. Sorunlardan biri ithal güneş pillerine uygulanan yüzde 25’lik temel gümrük vergisi nedeniyle karşılaşılan yüksek üretim maliyetleri olarak karşımıza çıkıyor. İhracat hedeflerini desteklemek için Hindistan hükümetinin şu anda yüzde 40 vergiye tabi olan Çin modüllerine yönelik vergiyi düşürebileceğine dair spekülasyonlar bulunuyor.
Buna karşılık ABD, enflasyonu azaltma yasası kapsamında kendi fotovolvatik üretim yeteneklerini geliştirmeye devam ediyor. Ancak pil ve camın yerli üretiminin olmaması, özellikle Başkan Biden’ın güneş enerjisi ithalat tarifelerine ilişkin geçici muafiyetinin 2024 yılı ortasında sona ermesinden sonra ABD’nin ithalata bağımlı kalacağı anlamına geliyor.
Güneydoğu Asya’nın ağırlıklı olarak Çin yatırımlarından kaynaklanan güneş enerjisi kapasitesi bulunuyor. Avrupa’nın rekabetçi olmayan fiyatları nedeniyle Çin modüllerine yönelik koruyucu tarife talebi, güneş modülü tedarik zincirindeki küresel değişimlere dikkat çekiyor.
Çalışma ayrıca, Çin’in N-tipi hücre teknolojisindeki liderliğini ve pazar üzerinde beklenen etkisini derinlemesine inceliyor. Çin’in bu alanda açıklanan küresel genişlemelerin yaklaşık yüzde 95’ini oluşturduğu biliniyor.
İlginizi çekebilir: iPhone’un tedarikçisi elektrikli araçta gülmedi