FutureFlow.Life

Elektrikli otobüsler, dünya genelinde ulaşımı şekillendirebilir!

Elektrikli otobüsler, dünya genelinde ulaşım sistemlerinin dönüşümünde önemli bir rol üstlenerek daha temiz, daha sessiz ve sürdürülebilir bir geleceğin inşasına katkıda bulunuyor. Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün (WRI) hazırladığı rapor, birçok şehirde dizel ve gazla çalışan otobüslerin yerini elektrikli modellere bıraktığını, bu sayede karbon salımının azaldığını ve çevresel etkilerin minimize edildiğini ortaya koyuyor. Pune’den Santiago’ya kadar farklı şehirlerde elektrikli otobüslerin halk tarafından daha fazla tercih edilmesi, bu dönüşümün yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik faydalar sunduğunu da gösteriyor.

Elektrikli otobüsler, dünya genelinde ulaşımı şekillendiriyor

Küresel düzeyde şehir içi otobüslerin ulaşım sektörüne katkıda bulunduğu karbondioksit emisyonu oranı yaklaşık %5 civarında. Elektrikli otobüslerin yaygınlaşması yalnızca bu araçların emisyonlarını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda kamyon gibi daha fazla karbon salımı yapan diğer araç gruplarının dönüşümü için de örnek teşkil ediyor. Özellikle kamyonlar, toplam ulaşım emisyonlarının dörtte birini oluşturduğundan, otobüslerdeki dönüşüm bu alanda da önemli bir motivasyon sağlıyor.

2024 yılı itibarıyla dünyada yaklaşık 780 bin elektrikli otobüs hizmet veriyor ve bunların büyük çoğunluğu, yani %94’ü akülü modellerden oluşuyor. Çin, bu dönüşümde açık ara lider konumda; elektrikli otobüslerin %90’ından fazlası bu ülkede bulunuyor. Hollanda, Finlandiya, İsviçre ve Danimarka gibi ülkeler de hızlı adımlarla bu dönüşümde yerini alıyor. Özellikle bu ülkeler, elektrikli otobüslerin toplam otobüs satışlarındaki payını altı yıl içinde %6’dan %60’ın üzerine çıkararak önemli bir başarıya imza atmış durumda. Ancak 2030’a kadar bu oranın küresel ölçekte %56’ya yükseltilmesi gerekiyor; aksi halde iklim hedeflerine ulaşmak zorlaşacak.

https://futureflow.life/elektrikli-renault-5-resmen-turkiye-pazarinda/

Çin’in bu alandaki liderliği, uzun vadeli politikalar ve stratejik desteklerle mümkün oldu. 2014-2018 yılları arasında ciddi büyüme yakalayan ülke, Shenzhen gibi şehirlerde tüm otobüs filolarını elektrikliye dönüştürerek öncülük etti. Devlet sübvansiyonları, uygun tarifeler ve yerel yönetim destekleri sayesinde elektrikli otobüslerin işletme maliyetleri düşürüldü. Ancak özel otobüs işletmelerinde dönüşüm hâlen yavaş ilerliyor; uzun menzil ihtiyacı ve şarj altyapısı gibi teknik engeller bu süreci zorlaştırıyor. Buna rağmen Çinli üreticiler, dünya pazarında güçlü bir konuma sahip; ilk 10 elektrikli otobüs üreticisinin tamamı Çinli firmalardan oluşuyor.

Avrupa’da da dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Hollanda, 2016 yılında başlattığı dönüşüm hedefleri doğrultusunda 2025’e kadar yeni tüm otobüslerin sıfır emisyonlu olmasını ve 2030’da tüm filonun elektrikliye geçmesini planladı. Ülkede 2 bin 100’den fazla elektrikli otobüs aktif olarak kullanılıyor. Salgın sonrası yaşanan ekonomik durgunluk ve teknik altyapı zorlukları bu süreci bir miktar yavaşlatsa da Avrupa genelinde ilerleme devam ediyor. Avrupa Birliği, Temiz Araçlar Direktifi ile kamu satın almalarında sıfır emisyonlu araçları zorunlu tutarak şehir içi ulaşımda karbon salımını %90 oranında azaltmayı hedefliyor.

Latin Amerika’nın öncüsü Şili, özellikle başkent Santiago’da oluşturduğu 2 bin 500 araçlık elektrikli filo ile kıtada örnek bir başarıya imza attı. 2017’de belirlediği elektromobilite stratejisi kapsamında, 2035 yılına kadar tüm otobüs filosunu elektrikli hale getirmeyi amaçlayan ülke, bu dönüşümü katı emisyon standartları ve finansal teşviklerle destekliyor. Çin’den ithal edilen araçlar yüksek başlangıç maliyetine sahip olsa da, uzun vadede bakım ve işletme giderlerinin düşüklüğü bu yatırımı kârlı kılıyor.

Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde de umut verici gelişmeler yaşanıyor. Ülkede 10 binden fazla elektrikli otobüs bulunuyor ve hükümet 2024 yılı sonuna kadar 14 bin yeni aracın devreye girmesini destekleyen büyük bir programı onayladı. 2027 hedefi ise 50 bin otobüse ulaşmak. Hindistan’da otobüsler genellikle özel şirketlerce işletildiğinden, ödeme sistemlerinin güvenliğini sağlamak amacıyla çeşitli mali düzenlemeler ve güvenlik fonları hayata geçirildi. Kolombiya, Ekvador, Endonezya ve Senegal gibi ülkeler de elektrikli otobüs alanında hedefler belirleyerek uygulamaya geçmiş durumda.

Elektrikli otobüsler, ulaşımın karbon ayak izini azaltmanın ötesinde sosyal yaşamı da olumlu etkiliyor. Daha temiz hava, daha az trafik gürültüsü, yolcu konforunun artması ve özellikle dezavantajlı grupların hizmetlere erişiminin kolaylaşması gibi pek çok fayda sağlıyor. Ayrıca, daha yüksek emisyona sahip araçların dönüşümü için de bu otobüsler bir öncü model oluşturuyor. Ancak bu dönüşümün sürdürülebilir olması için yalnızca araçları değiştirmek yetmiyor; şehirlerin yürünebilir, bisiklet dostu ve toplu taşımaya uygun biçimde planlanması, özel araç kullanımının azaltılması ve elektrik üretiminin yenilenebilir kaynaklara dayanması da büyük önem taşıyor.

Exit mobile version