FutureFlow.Life

Çin’in yenilenebilir enerji kapasitesi rekor kırdı

Çin, 2025 yılının ilk yarısında yenilenebilir enerji kapasitesinde tarihi bir artış kaydederek dünya genelinde dikkat çeken bir performans sergiledi. Ulusal Enerji İdaresi (NEA) verilerine göre, Ocak-Haziran döneminde güneş ve rüzgâr enerjisinde toplam 268 gigawatt (GW) yeni kapasite devreye alındı. Ancak bu büyüme, beraberinde enerji üretiminin verimli kullanımı ve elektrik şebekesine entegrasyon konusunda ciddi yapısal sorunları da getirdi.

Çin, yenilenebilir enerji kapasitesinde rekor elde etti

NEA’nın yayımladığı resmi verilere göre, güneş enerjisinde şebekeye entegre edilemeyen üretim oranı %6,6’ya yükseldi. Bu oran, geçen yılın aynı döneminde %3,9 seviyesindeydi. Rüzgâr enerjisindeki atıl kapasite oranı da %3’ten %5,7’ye çıktı. Özellikle batı ve kuzeybatı bölgelerinde şebekeye aktarılmadan boşa giden enerji oranları oldukça yüksek seyrediyor. Tibet Özerk Bölgesi’nde rüzgâr enerjisinde atıl kapasite %30’un üzerine çıkarken, güneş enerjisinde bu oran %33,9 olarak ölçüldü. Qinghai eyaletinde güneş enerjisinde %15,2 oranında bir kayıp kayda geçti. Buna karşılık, ülkenin doğu kıyısında yer alan ve yoğun enerji talebine sahip olan Şanghay, Fujian ve Chongqing gibi bölgelerde ise atıl kapasite neredeyse sıfıra yakın seyrediyor.

Bu dengesizlik, Çin’in yenilenebilir enerji üretiminde hızlı ilerlemesine rağmen, bu enerjinin verimli kullanılamadığını gösteriyor. Uzmanlara göre, bunun başlıca nedenleri arasında yüksek kapasiteli iletim altyapısının yetersiz kalması, enerji depolama olanaklarının sınırlı olması ve şebekede esnek talep yönetimi sistemlerinin yaygınlaşmamış olması yer alıyor. Ülkenin batısında yoğun olarak üretilen yenilenebilir enerji, tüketimin yüksek olduğu doğu bölgelerine taşınamıyor. Bu durum, üretim ile tüketim arasındaki yapısal ayrışmayı derinleştiriyor.

Ekonomist Haoxin Mu, Çin’in artık sadece kapasiteyi artırmaya yönelik niceliksel hedeflerden uzaklaşarak, şebeke entegrasyon oranlarını ve üretim verimliliğini önceleyen niteliksel hedeflere yönelmesi gerektiğini belirtiyor. Bu kapsamda, enerji depolama teknolojilerinin yaygınlaştırılması, ultra yüksek voltajlı iletim hatlarının inşası ve hidroelektrik gibi dengeleme kapasitesine sahip enerji kaynaklarının desteklenmesi gerektiği ifade ediliyor.

https://futureflow.life/abde-akilli-sayac-kullaniminda-slovenya-lider-oldu/

NEA’nın strateji belgelerine göre, gelecekte şebeke esnekliğini artıracak yatırımlar öncelikli hale gelecek. Güneş ve rüzgâr santrallerine entegre zorunlu enerji depolama birimlerinin kurulması ve arz-talep uyumunun artırılması, yeni dönem enerji politikalarının temel başlıklarını oluşturuyor. Ayrıca bölgesel şebekelerin birbirine entegrasyonu ve merkezi olmayan üretim sistemlerinin teşvik edilmesi de üzerinde durulan konular arasında yer alıyor.

Enerji altyapısındaki bu dönüşümün finansal boyutuna da yeni düzenlemeler eşlik ediyor. Çin, Temmuz 2025’te yayımladığı güncellenmiş yeşil taksonomi ile daha önce ayrı işleyen yeşil tahvil ve kredi piyasalarını tek bir çatı altında birleştirdi. Bu yeni çerçeve; iklim risklerine dayanıklılık, metan emisyonlarının azaltılması, yolcu taşımacılığı, yeşil ticaret ve tüketici odaklı finansman gibi alanları da kapsama dahil ederek “yeşil” tanımını genişletti. Taksonominin 1 Ekim 2025’te yürürlüğe girmesi planlanıyor.

Yeni taksonomiyle birlikte finansal kurumların uyum maliyetlerinin azaltılması, düzenleyici tutarlılığın sağlanması ve yatırımcı güveninin artırılması hedefleniyor. Enerji geçişine yönelik finansman akışlarının hızlanması beklenirken, uzmanlar hâlâ politika teşviklerinin güçlendirilmesi ve uygulama netliğinin artırılması gerektiğini vurguluyor.

Çin’in yenilenebilir enerji hamlesi, küresel enerji dönüşümünde kritik bir örnek teşkil etmeye devam ediyor. Ancak kapasite artışı kadar bu enerjinin verimli bir şekilde şebekeye aktarılması ve sürdürülebilir kullanımına dair altyapının güçlendirilmesi, önümüzdeki dönemin en büyük zorlukları arasında yer alıyor.

Exit mobile version